16 Aralık 2008 Salı

Yaşar Alptekin


80’li yıllarda podyumların en gözde erkek mankenlerinden biriydi... Mankenlikle gelen şöhret onu sinema filmleri ve dizilerin başrol oyuncusu da yaptı. Sonrasında ise onun için müthiş hızlı bir hayat başladı.
O artık gecelerin ve kadınların da gözdesiydi...
Geçen yıl çıkan “Namazla Yeniden Doğdum” kitabında yazdığı gibi artık “Büyük bir rüzgâra kapılmış yaprak gibiydi...”
Sonra o rüzgâr onu yalnızlığa sürükledi.
80’li, 90’lı yılların playboyu Yaşar Alptekin, geçen yıl karşımıza “Hidayete ermiş bir adam” olarak döndü.
“Namazla Yeniden Doğdum” kitabının her satırı, geçmişini çöpe atan adam Yaşar Alptekin’deki değişim ve dönüşümü anlatıyordu.
O Yaşar şimdi hacı oldu ve havaalanında ilginç açıklamalar yaptı. Alptekin’in, ‘hacı’dan çok bir meczubu andıran görüntüsü kadar söyledikleri de bir hayli ilginçti. Hacı Yaşar neler mi söyledi? İşte söyledikleri:
“Uzun süredir hacca veya umreye gitmeyi çok istiyordum. Ancak vergi borçlarım nedeniyle yurtdışına çıkış yasağım vardı, o nedenle gidemiyordum. Bu yıl da yasağım olmasına rağmen hacca gitmek için yazıldım ve kurada çıktım. Sonrasında çıkan vergi affından yararlanıp hacca gittim. İnsanların hakkını yememek için beş yıl hacca gitmeyeceğim ama ilk fırsatta umreye gideceğim.”
Hacı Yaşar’daki şu hassasiyete bakar mısınız? Beş yıl daha başka insanların hakkını yememek için hacca gitmeyecekmiş. Kim söylüyor bunu?
Kazandığı paranın vergisini ödemediği için devletin yurtdışına çıkış yasağı koyduğu biri...
İnsan biraz utanır değil mi?
Hac sonrası hayat felsefesinde bir değişiklik olacağını ama sosyal hayatının devam edeceğini ifade eden Alptekin, “Dizi film çalışmalarım helal dairesinde olacak. Mankenlik, katalog - broşür çekimleri olursa onlar da devam edecek. Daha iyi şartlarda daha bilinçli şekilde hayatımı yaşayacağım” dedi.
Aslında bunu şöyle de deşifre etmek mümkün:
“Ey benim Müslüman tekstilci kardeşlerim... Size dini bütün bir manken, model mi lazım? İşte size Hacı Yaşar... Başkası sizi bozar...”
Alptekin’den bir bomba daha:
“Hac’da dünyanın en güzel ressamının paletinde renktik. Siyahı, beyazı, sarı tenlisi. Renklerden bir tablo oluşturduk. Kabe’de tavaf ettik. Dünyanın en güzel avını yaptık. Şeytan taşladık. Şeytan taşlarken kendi içimizdeki şeytanı taşladık.”
Oysa Alptekin, 2007 yılında çıkan kitabında içindeki şeytanı çoktan öldürdüğünü yazmıştı. Alptekin’in içindeki şeytan ölmemiş demek ki!
Hacı Yaşar’ın havaalanından ekranlara yansıyan görüntülerini kaçırdıysanız, izlemenizi öneririm.
Çünkü Hacı Yaşar’ın görüntüsü ve söylemleri, günümüzde dini siyasete, dini ticarete alet edenlerin karikatürü gibiydi...
Alptekin, boynundaki tespih sorulunca da şunları söyledi:
“Bunlar hac kıyafetlerim. Bu nedenle tespihim dışarıda gözüküyor. Bir iki gün içinde kıyafetlerimi değiştireceğim ve yine tespihim boynumda olacak ama elbiselerimin içerisinde. Normal kıyafetlerime dönerken sakallarımı da keseceğim.”
Hacı Yaşar’ın açıklamalarını, kendi deyimiyle “Hep uçlarda yaşayan Tekirdağ Şarköy’lü Deli Yaşar”ın hezeyanları olarak görmemek lazım.
Çünkü günümüzde bu Yaşar’lar çok...
Hem de hepsi iktidar sahibi...
Şimdi sıra Hacı Yaşar’da...
Ey benim “Yalnız ve güzel ülkem”in saf insanları...
Yarın öbür gün Hacı Yaşar, belediye başkanı da olursa hiç şaşırma...
Zira bize böyle yöneticiler lazım!

Hiç yorum yok: