25 Eylül 2008 Perşembe

Ci Vediamo..

Bologna'ya gittim,dönücem.
Değil tabi, 2yıl boyunca yeni mekanımız burası olacak, yeni bir hayat, yeni sınavlar, yine sıfırdan başlangıçlar.. Geçiş süresince pek uğrayamam, artık düzeni oturtabildiğimde görüşmek üzere.

24 Eylül 2008 Çarşamba

Neo-Liberalizmin Çernobil’i

- Finansal kapitalizm ABD’de geniş kitleye, orta sınıfa gelir ve refah artışı getiremedi, buna karşılık küçük bir azınlığın servetini artırdı.

- Geniş kitle ise konut fiyatlarının sürekli artışını gündeme getiren ‘mortgage balonu’ ile avutuldu, konutunun değer artışını nakde çevirerek tüketimini sürdürdü.

- ABD Merkez Bankası benzeri görülmemiş bir parasal genişlemeyle konut ve kredi balonlarının şişmesine katkıda bulundu.

- Parasal genişleme ve Çin gibi yeni yükselen ülkelerin artan tasarrufları faizlerin düşük kalmasını sağlayarak bu sürece katkıda bulundu.

- Finans kesimi ise faizlerin düştüğü ortamda zenginleşen kesimin artan tasarruflarına yüksek nema sağlamak için türev yatırım araçları gibi yeni icatlara yöneldi, mali denetimin dışında kalan ‘hedge fonları’nın yaygınlaşmasıyla çok karmaşık bir yapıya büründü.

- Konut balonunu şişiren riskli ‘mortgage’ kâğıtlarını da kullanan bu karmaşık finansal yapı denetim dışı muazzam bir risk yumağı oluştururken kamu otoritesi buna göz yumdu.

- Sistemin karmaşık yapısını oluşturan finans sihirbazı dahi çocuklar ve finans kurumlarını yöneten büyükbaşlar inanılmaz paralar kazandıkları için bu saadet zincirini devam ettirdi.

ABD’deki konut balonu patlayınca bu saadet zinciri koptu, yaratılmış olan devasa risk yumağının sistemi bütünüyle çökerteceği görülünce kamu otoritesi yani devlet işe el koymak zorunda kaldı. Sınırsız finansal serbesti devlet eliyle kurtarmayı zorunlu hale getirdi. Finansal kapitalizm kendi sonunu hazırladı.

İspanya'da Hukuk Darbesi! vol.2

Daha önce İspanya'da iki siyasi partinin kapatıldığını yazmıştım. Peki parti neden mi kapatıldı? Teröristler tarafından 1 jandarmanın öldürülmesi olayını kınamadığı için... Evet, sadece cinayeti kınamadığı için.
Bizde durum nasıl diye sorarsanız.. İşte dünkü gazetelerden bir haber:
“DTP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici uzun bir konvoy eşliğinde Siverek ilçesi Karbahçe köyüne geldi. Biji Apo sloganlarıyla karşılandı. Üzerindeki bombaların patlamasıyla ölen PKK’lı Müslüm Güneşoğlu’nun ailesini ve taziye çadırını ziyaret etti, saygı duruşuna katıldı”
İspanya böyle bir partiyi siyasi parti saymıyor, yaşatmıyor. Biz ise demokratlığımızı böyle partilere tahammül etmekle ölçüyoruz... Birimiz yanlış yapıyor ama...

30425

Posta kodu değil. Satılan kombine sayısı.. 30425.. Şampiyonluğun kaybedildiği bir sezonun arkasından hem de.. Nedir peki bunun adı ? Valla bunun adına Fenerbahçe diyorlar.. Bilenler bilmeyenlere anlatıyor.. Anlamayan yine anlamıyor...

22 Eylül 2008 Pazartesi

Tony Montana

In this country, you gotta make the money first. Then when you get the money, you get the power. Then when you get the power, then you get the women...

O'na 10 Yakışıyor..

Ollayına Ciidee

İlk gördüğümde bayağı bir uğraştım ne yazdığını çözebilmek için, meğer "alayına gider" yazıyormuş. Tabi asıl okunuşu başlıktaki gibi olacak, o ayrı. Bu nedir diyorum, ikinci soru olarak da fikir Sinan Engin'den mi acaba diye düşünüyorum.

İnadına 1 Mayıs!

Geçen nisan ayında 1 Mayıs’ın tatil ilan edilip edilmeyeceği sorulduğunda hükümet sözcüsü Cemil Çiçek olumsuz yanıt vermiş ve aynen şunu söylemişti:
“Çünkü tatilin getirdiği ilave bir sürü yükler var. Dünya büyük bir ekonomik durgunluk içerisindeyken, 1 günlük kayıp en az 2 katrilyon liradan aşağı değildir...”
Bir günlük tatil konusunda bu kadar hassas olan hükümet, ekle kenetle bayram tatilini 9 güne çıkarıyor... 1 Mayıs’ta dünyadaki durgunluğu düşünen muhteremler kriz daha da derinleştiği halde 1 değil tam 9 gün tatile çıkıyor.
Bir tutarsızlık mı? Yoksa söz konusu olan sadece 1 Mayıs ve özgürlük korkusu mu!

Deniz Feneri vol.2

Almanya çatır çatır Deniz Feneri dolandırıcılığını soruşturup davayı sonuçlandırırken Türkiye neler yapıyor?

- Pekçok konuda şahin, kartal kesilen savcılar bu konuda nedense soruşturma bile açmıyorlar. İşçi Partisi'nin suç duyurusu ile soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 10 günde tek icraatı soruşturmada görevlendirilecek savcıyı atamak oluyor.

- Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), bu konu tamamen kendi görev alanında olmasına rağmen hala olayla ilgili en ufak bir araştırma başlatmış değil.

- Türk polisinden yardım isteyen Alman İntrepolünün isim ve adres teyidi isteğine bile yanıt verilmedi.

- Almanya'daki davada "adaletin yerini bulması sonucu" mahkum olan kişiler için Türkiye Cumhuriyeti ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin; "Bunlar Türk vatandaşı, bunların mahkum olmasına sevinilmez" diyebiliyor.

- Dava iddianamesinde ismi geçen kişiler ifade bile vermeden ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar, hatta başbakan'ın tehditler savurduğu medyanın televizyonlarını denetleyen kurumun başında kalabiliyorlar.

Nereden Nereye

Erdoğan tam bir çıkmaza saplandı. IPI, WAN gibi özgür medya kuruluşlarını da karşısına alıyor.
Oysa IPI’ın 2004 yılında İstanbul’daki yemeğinde “Damdan düşenin halini ancak damdan düşen anlar. Okuduğu şiir yüzünden hapse atılmış bir başbakan olarak düşünce ve ifade özgürlüğüne verdiğim önem her şeyin önündedir“ diye konuşmuştu.
Düşünce özgürlüğüne inanan bir başbakan, gazeteleri “boykot” çağrısı yapar mı?
Başbakan Erdoğan’ın şimdi, “Kimsin de ültimatom çekiyorsun?“ diye çıkıştığı Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) eski Başkanı Peter Galliner, 1997’de TESEV’nin konuğu olarak Türkiye’ye gelmiş, Milliyet ve Sabah’ın katkılarıyla düzenlenen “Medya ve Demokrasi” konulu sempozyumda, medyaya hükmetme eğilimine giren iktidarların tutumunu eleştirmişti.
11 yıl sonra aynı noktaya geldik!
Bugün Erbakan rolünde Erdoğan’ı görüyoruz.
Medyayı susturarak ülkeyi yönetmeyi düşlüyor!

Kanal 7 vol.2

- Kanal 7’nin ilk kurulma fikri 1991 yılında doğdu. İslami ölçülere göre yayın yapan bir televizyon kurma fikri, Kombassan Holding’in patronu Haşim Bayram ve RP Genel başkanı Necmettin Erbakan arasında görüşüldü. Bu dönemde TRT’ye de ziyaretler yapılarak teknik altyapı hakkında bilgiler alındı.

- Erbakan 1992’de Altınoluk’taki yazlığına Zekeriya Karaman, Haşim Bayram, Recai Kutan, Azmi Ateş’i çağırarak televizyon kanalının kurulmasının detaylarını konuştu.

- Kanal için şirket kurulması kararlaştırıldı ve 3 Şubat 1993’te 8 ortaklı olarak Yeni Dünya İletişim A.Ş. kuruldu. Şirketin ortakları arasında Almanya’da yüksek kâr payı vaat ederek para toplayan ancak vatandaşlara geri ödemeyen Haşim Bayram ile Recai Kutan ve Zekeriya Karaman da bulunuyordu.

- Şirketin kurulmasının hemen ardından finans kaynağı için Haşim Bayram ve Recai Kutan, Almanya’ya gitti. Milli Görüş Teşkilatı’nın merkez üssü Köln’de ve diğer şehirlerde yardım toplanmaya başladı. Burada özellikle Haşim Bayram öne çıkıp camilerde bile duygusal konuşmalar yaparak yardım topladı.
Bayram aynı anda Kombassan hisseleri de satıyordu.

- Avrupa’dan toplanan paraların gönderildiği banka hesabının ise RP’nin kasası olarak bilinen Süleyman Mercümek’e ait olduğu iddialar arasında.

- Haşim Bayram bağışta bulunan ve hisse alanlara, televizyonun mülk ve gelirine de ortak olacaklarını söylediği için televizyonun ortakları onun para toplamasını durdurdu.

- Bundan sonra Almanya’dan yardım toplanmasını daha çok Zekeriya Karaman üstlendi. Daha sonra Kanal 7 için yardım şölenleri düzenlendi. Köln’de düzenlenen bir şölene Karaman, Zahid Akman’ın yanı sıra sanatçılar Nuri Sesigüzel ve İsmail Türüt de katılmıştı.
Bu geceye katılan kadınların bir kısmı Kanal 7’yi “cihat kanalı” olarak gördüğü için bilezik ve küpelerini bile bağışladı.

- Toplanan bağışlarla İstanbul Reşitpaşa’da bulunan bir bina kiralandı, 1994’te Kanal 7 yayına başladı.

- Kanal 7’nin kuruluş aşaması eleştiri konusu olunca, iddiaların RP’ye zarar vereceği gerekçesiyle Recai Kutan hisselerini Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik’e devretti.

- Kanal yayını sürdürürken bile Türkiye’nin çeşitli yerlerinde para toplama organizasyonları birkaç yıl daha devam etti.

- Kanal 7’nin hiç bitmeyen maddi sıkıntılarını, bir dönem Yimpaş Holding gidermeye çalıştı. Çeşitli programlara sponsor olan ve maddi yardımda bulunan Dursun Uyar, kanalın hisselerinin büyük bölümüne sahip oldu. 2000’li yılların başında ise maddi sıkıntıya giren Yimpaş, kanaldan desteğini çekti.

- 2003’te ise Recai Kutan, şirketteki hisselerinin buharlaştırıldığını belirterek Kanal 7 aleyhine Ticaret Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak Kutan bir süre sonra davasını çekti.

- 2000’li yıllarda Kanal 7’nin başında sadece Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik kaldı. Kanal 7, Erbakan çizgisinden uzaklaşarak, AKP çizgisinde bir yayını benimsedi.

- 1998’de kanalın bir televizyon programı olarak başlayan Deniz Feneri büyük bir organizasyona dönüştü.

- Kanal 7, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait televizyon kanalının frenkansından yayına başladı. Nurettin Sözen döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına kurulan BRT’nin frekansı ve teknik imkanları, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesiyle Yeni Dünya İletişim A.Ş.’ye kiralandı.

- Anayasa Mahkemesi’nde görülen Refah Partisi davasının gerekçeli kararında Necmettin Erbakan’ın Kanal 7’yle ilgili şu konuşmasına yer verilmişti:
“RP lideri Erbakan, Kanal 7’ye para toplamak için yaptığı konuşmada: (... Televizyonu olmadan bir davanın yürümesi mümkün değildir. Bir topluluğun toplum olması mümkün değildir. Kaldı ki bugün yapılmış olan cihadda, yani Hak’kın hâkim olması için yapılan mücadelede, televizyonu isterseniz topçu kuvveti olarak tarif edin, isterseniz hava kuvveti olarak tarif edin onun gidip bir tepeyi bombalamasından önce, piyadenin o tepeyi zaptetmesi mümkün değildir. Onun için bugün yapılmış olan cihadı, televizyonsuz yapmanın imkânı yoktur. İşte bu kadar hayati bir konu için acıyıncaya kadar vereceğiz. Şimdi ben bu hatıramı niçin anlatıyorum. Bak bu dünya hayatında hepimizin nefesleri sayılıdır. Bir şey olacaksa, olacak şey çok yakındır. Ölüm hepimize yakındır. İşte şimdi öldükten sonra her taraf zifiri karanlık olan bir anda eğer bir şeyin gelip size yol göstermesini istiyorsanız, bilesiniz ki o şey, bugün inançla Kanal 7 için vereceğiniz bu para olacaktır.”


Bu anlatılanlardan anlaşılabilir sanırım Sayın Başbakan'ın neden Deniz Feneri davasını bu kadar savunduğu..

21 Eylül 2008 Pazar

Kanal 7

“Bismillahirrahmanirrahim. Birlikte utanmadan seyredebileceğimiz bir TV kanalı çalışmalarının yapıldığını söylemiştim. Cenab-ı Hakk’ın yarattığı şikâyet doğrultusunda yayın yapacak bir televizyon kanalı çalışması son süratle yapılıyor. Kâr zarar ortaklığı üzerine çalışan Yeni Dünya İletişim A.Ş. isimli bir şirket kuruldu. Şirketin yönetim kurulu başkanı, eski imar ve iskân bakanlarımızdan Sayın Recai Kutan beyefendidir. Başkan yardımcısı halihazırda benim. Muhasebe yöneticisi Zekeriya Karaman Bey.
Kardeşlerim; şimdi kâr zarar ortaklığı üzerine çalışıyor şirket. Yalnız ben hemen şunu belirteyim: Kâr zarar ortaklıkta ben televizyonu sadece maddi kâr gibi düşünen bir insanlarla yola çıkmak istemem. Bunun manevi karından dolayı ortak olursam, ondan dolayı ortak olmak isterim diyen insanlar lazım bize.
Hisseler en düşük 200 mark. 200 marktan 5 bin marka kadar gidiyor. 200 mark da olur, 400 mark da. 600 mark da olur, 800 mark da olur, bin de, 2 bin de olur, 5 bin de. Şimdi namaza durmayacağız. Bu mesele şu anda namazdan önemli. Namazı biraz geciktirsek de sonra da olabilir. Şimdi biz hepimiz, başta ben olmak üzere sıraya geçeceğiz.”

Bu konuşmayı Haşim Bayram Kanal 7'nin kuruluşu için para toplarken bir camide namaz öncesi yapıyor, dikkat edin namazdan bile önemliymiş..

Ramazan Tayyibi

Siyaset yapmak için artık iftar yemeklerini bile kullanan, konuşmaya yer arayan dini bütün başbakanımız dün bir iftara geç kalmamak için Ankara'da kullanacağı güzergahta trafik akışını engellemiş, pekçok insanın iftarına geç kalmasına neden olmuş, bu yüzden kornalar çalınarak protesto edilmiş. Tabi her konuda konuşan Tayyip bu konuda da konuşmuş, şunu demiş: Batıda böyle birşey yok, orada yollar kapanıyor kimse protesto etmiyor, hatta motorsikleti görünce bile insanlar hemen kenara çekiliyor!!

Bizim gördüğümüz bildiğimiz genelde yol kapatmak bir yana böyle insanların konvoyları bile olmuyor? Kendini Bush ile bir tutuyorsa bilemeyiz tabi.

İspanya'da Hukuk Darbesi!

Demokrasinin en önemli unsur olduğu Avrupa Birliği'nin üyesi olan İspanya'da bir hafta içerisinde iki siyasi parti kapatıldı. Nedeni terör örgütü ETA ile iki partinin ilişkisi. Şimdi işin bizi daha çok ilgilendiren kısmına gelelim: Bu iki partiyi kapatan kurum kim? İspanya Yüksek Mahkemesi! Ülkemizde AKP' nin kapatılması davasına nasıl olur da mahkeme karar verir, demokrasiye darbe yapılıyor diyenlere selam olsun..