13 Eylül 2008 Cumartesi

F1'i Su Bastı!

Formula 1 Monza Grand Prix cuma günü ilk antremanlarda bastıran yoğun yağış sonucu pisti sular seller götürdü, sexy resimleri altta. Bugünkü sıralama turlarında yine etkili olan yağmur Sebastian Vettel'i pol pozisyon sahibi en genç sürücü yaptı. Biz Hamilton fanlarına yine çile dolu bir gün oldu, ikinci elemelerde yaptığı müthiş lastik seçimi için kendisiyle gurur duyuyoruz.



UEFA Kura Çekimi

101. Türk Büyüğü

Eskişehir Çankaya Mahallesi’nde Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile Odunpazarı Belediyesi tarafından yaptırılan Ihlamurkent Konutları’ndaki 30 derslikli ilköğretim okuluna TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın babası Ahmet Hamdi Bayraktar’ın, AKP yönetimindeki Çorum Belediyesi'nin yaptırdığı parka da Bayraktar’ın dayısı emekli hakim Rahmi Mollaalioğlu’nun adı verildi.

Sırada ne var? Tek işi Toplu Konut İdaresini salla pati yönetmek olan bir adamın sülalesi isim olarak heryere veriliyor, kendi ismi de bir ilimizin ismi olur herhalde?

12 Eylül 2008 Cuma

Heyecanlı Bekleyiş

Hakan Şükür "Bildiğiniz üzere Galatasaray'da kontratım bitti ve devam etmeme kararı verildi. Netice itibariyle bundan sonraki yaşantıma yön vermek için belli bir süre istedim. Bu süre biraz uzun sürdü ama araya Ramazan ayının girmesi, çok ani şeylerin olması, sayın federasyon başkanımızın vefat etmesi, durumu erteletti. Çok cazip teklifler alıyorum. Madden çok rahat imkanlar sunabilecek takımlardan gelen teklifler bunlar” dedi.

Adam ramazan gelince dükkanı (malum ramazan boyunca gol atmama sorunu) beyni komple kapatıyor sanırım..

Amigo Yücel

Amigo Nuri


Kız arkadaşım aradı,
Gel buluşalım dedi;
Canım cicim aşkım bana gönül koyma
Fenerin maçı var!

Günlerden pazardı,
Patron iş çok dedi;
Has.ktir ordan lan i.ne patron
Fenerin maçı var!

Birgün haber geldi,
Dayım vefat etti;
Allah rahmet eylesin dayıcım
Fenerin maçı var!

Birgün hastalandım,
Yorgan döşek yattım;
Arkadaşım geldi biletimi verdi
Fenerin maçı var!

Sana söz verelim
Bu sene en başta;
50.00 lay lay olacak Şükrü Saraçoğlu'nda!

11 Eylül 2008 Perşembe

No Borders

Mirkelam - İstanbul'da


Eğlenmeye bak şu sevgili dünyada,
Zevk almayı tat;
Özverili dünyada..

İstanbulda
İstanbulda

İstanbulda İstanbulda..
İstanbulda bir barda,
Bir bardak şarap yanımda,
Seni özlüyorum
Kalsanda buralarda..
Arkadaşlar geldi sonra
Oturdular masama;
Düşünmedim seni o an
Onlarlayım nasıl olsa..
İstanbuldayım nasıl olsa..
Eğlenmeye bak şu sevgili dünyada,
Zevk almayı tat;
Özverili dünyada..

İstanbulda..
İstanbulda..
İstanbulda..
İstanbulda..

Şener Şen-Neşeli Günler

Kesinlikle Türk sinemasının en efsanevi aktöründen efsanevi bir performans.. Bloga koymasam olmazdı :)

10 Eylül 2008 Çarşamba

Paranoyak Milletiz Vesselam


RİZE’nin Çamlıhemşin ilçesinde ortaya atılan bir iddia ortalığı karıştırdı. Büyük bölümü Ladin ormanları ile kaplı Kaçkar Dağları'nda görülen ve ağaçlara zarar veren kabuk böceğinin, İsrailli turistler tarafından getirilerek ormanların kurutulmaya çalışıldığı iddiası ortaya atıldı.

Konuya ilişkin olarak Rize Vayliliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Kaçkar Dağları'nın yer aldığı Çamlıhemşin İlçesi'nde, bölgeye turist olarak gelen İsraillilerin yanlarında böcek getirerek ormanları kurutmaya çalıştığı yönünde bir iddianın dilden dile dolaştığı hatırlatıldı. Açıklamada, bazı İsrailli turistlerin 3937 metre yükseklikteki Kaçkar Dağı zirvesindeki Türk bayrağını indirerek yerine İsrail bayrağı çektiği de söylentiler arasında yer aldığı kaydedildi. İddiaların doğru olmadığını açıklayan Valilik, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi ile ortaklaşa yaptırdıkları araştırmada, Kaçkar Dağları'ndaki Ladin ormanlarına zarar veren kabuk böceğinin İsrailli turistler tarafından değil, 1960’lı yıllarda Gürcistan üzerinden bölgeye geldiğini bildirdi.

Hilal Cebeci

Önce;Sonra;
Ne denilir, gün olur devran döner, reklam ve çıkar için bunlar da yapılır..

Guiza'dan Şok Sözler?!

İstanbul'u Arabistan gibi anlattı: ‘Kadınlar çarşaflı geziyor’ şeklinde aktarmış Milliyet Gazetesi. Artık şu günümüz yaşamında neresi şok, neresi Arabistan onu çözemedim. Haberi yazan arkadaş Nişantaşı, Cihangir'den çıkmıyor sanırım.

Rant Amaçlı Telefon Dinlemeleri

1980’den önce, devlet eliyle gerçekleştirilen rant dağıtımı, genellikle krediler yoluyla gerçekleştirilirdi. Ancak, bankaların verdikleri krediler, kayıtlı olduğundan, bunlardan yoğun biçimde faydalananları bulabilmek mümkündü. Halktan çok düşük faizli mevduat toplanır, düşük faizle krediler verilirdi. Merkez Bankası da verdiği orta vadeli kredilerle bir taraftan yeni zenginler yaratır; diğer taraftan yüksek enflasyonu körüklerdi.
Enflasyon yükseldikçe, ucuz kredi alanların karları katlanır; ara sıra yapılan devalüasyonlarla, döviz zenginleri yaratılır; devlet eliyle “rant ekonomisi” oluşturulurdu. Doç.Dr. Yaşar Uysal’ın Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar dergisinin Eylül 2007 sayısında anlattığı gibi, devlet kaynaklarını paylaşmaya dayalı, üretim kültüründen uzak, emeğin, çalışmanın, rekabetin değil, kurnazlığın ve kolaycılığın temelleri böyle atıldı.

Serbest piyasa ekonomisinin yerleştirmesiyle, “devlet eliyle rant dağıtım sistemi” de değişti. Artık rant, verilen yüksek faizlerle ve piyasa spekülasyonlarıyla sağlanabilir hale geldi. Bütçe dışı olarak kullanılabilen fonlar aracılığıyla rant sağlama mekanizması da işin tuzu biberi oldu.
Bu sistemin devamında, “kendi zenginini yaratma”, “siyasetçiye yakın olma sayesinde rant elde etme”, bize özgü ilkel serbest piyasa anlayışı sayesinde, “özelleştirmeleri kullanarak yandaşlara çıkar sağlama” mekanizmaları devreye sokuldu.

2004’ten sonra ise, “devlet eliyle rant sağlama operasyonları”na, eski yöntemler sürdürülmekle birlikte, yeni yöntemler eklendi. Neredeyse tüm zenginlerin telefonlarının dinlenmesiyle bunların yaptıkları iş bağlantıları hakkında bilgi edinilip bu bilgilerin yandaş işadamlarına ulaştırılması dönemi başladı. Herkesin bildiğine ilave olarak, söylenebilir ki, artık telefonlar sadece güvenlik amaçlı olarak dinlenmiyor. İşadamlarının ekonomik bilgileri ve iş konusunda yaptıkları görüşmeler de yandaşlara aktarılıyor. Üstelik, bu işlemin ispatı da neredeyse olanaksız. Telefon dinlemeleri yoluyla yapılan, aslında Anayasamıza, insan haklarına, serbest piyasa ekonomisinin temeli sayılan rekabet anlayışına aykırı.
Nereye gidiyoruz?

Yazı: Yaman Törüner

9 Eylül 2008 Salı

The Janitor

Scrubs dizisinin kesinlikle en müthiş elemanı (Dr. Jan Itor:))


10 Eylül "Büyük "Patlama" Deneyi

8 Eylül 2008 Pazartesi

Yorumsuz!

İzmir'in suyundaki arsenikten, CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nu sorumlu tutup, "Gelsin, 'yapamıyoruz, beceremiyoruz' desin, biz yardımcı olalım" diyen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun memleketi Afyonkarahisar'ın da aylardır aynı sorunu yaşadığı anlaşıldı.
Kentte en az 10 aydır şebekeye arsenikli su verildiği ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün, 4 Haziran 2008'de yaptığı tahlillere göre, Afyonkarahisar'ın içme suyunda en fazla litrede 10 mikrogram olması gereken arsenik sınır değerinin aşıldığı belirlendi.
M. Fevzi Çakmak Mahallesi'nde 15.54 mg/lt, İzmir Yolu Mahallesi'nde 15.00, Uydukent Mahallesi'nde 15.52, Küçükçobanlı'da 28.13 mg/lt arsenik tespit edildi.

AKP'li Belediye Başkanı Abdullah Kaptan, Sağlık Bakanlığı'nın İzmir'e uygulamasını zorunlu kıldığının aksine, su faturalarına uyarıcı not düşülmediğini söyledi. Kaptan, "İzmir'deki gibi okullarda öğrencilere memba suyu dağıtmıyoruz. Arsenik arıtma tesisi de kurmuyoruz. İnternet sitesinden halkımızı ikaz ediyoruz. Vatandaşlarımızdan, belli bölgelerdeki suyu içmemelerini, yemeklerinde kullanmamalarını istiyoruz. Afyonkarahisarlılar, çok ciddi bir durum olmadığının farkında" dedi.

Arsenikli iller ve başkanları
- Aksaray: Belediye Başkanı Nevzat Balta (AKP)
- Kars: Naif Alibeyoğlu (AKP)
- Nevşehir: Hasan Ünver (AKP)
- Niğde: Mümin İnan (MHP)
- Van: Burhan Yenigün (AKP)
- İzmir: Aziz Kocaoğlu (CHP)
- Afyon: Abdullah Kaptan (AKP)

Europe, Are You Ready?

Dedenin Merakı

Doğu Karadeniz’de bir grup politikacı halkın nabzını tutmaktadır. Adamlar bir köy kahvesinde halkla sohbet ederken o zamana kadar susan bir emice sorar:
- Uşağum de bakayim, siz içki içer misinuz?
Siyasetçiler ezberlemiş gibi hep bir ağızdan:
- Yok dede, Allah korusun, biz içkiyi ağzımıza bile sürmeyiz..
- Sigaraniz var midur?
- Dede biz sigaraya karşıyız, her yerde yasakladık zaten...
- Peki kumarinuz var midur?
- O da günahtır dede, bizim öyle şeylerle ilgimiz olmaz.
- Kari kiz işleriyle yani aşna fişne ile araniz nasildur?
- Dede hiç olur mu, sümme haşa, biz harama uçkur çözmeyiz, yan bile bakmayız.
Dede durmuş biraz düşünmüş... Sonra da merakını dile getirmiş:
- Peki la uşşağum, sizin hiç masrafinuz yoktur madem... Neden pu kadar çalaysunuz?

Türk Dili Rahatsız!

Arkalarında kimin olduğu belirsiz sözde demokrat "rahatsız" genç siviller yine gündemden faydalanıp şovlarını yapmışlar, bravo! Kendilerine Türkçemizde "Ş" ve "İ" harflerinin de bulunduğunu hatırlatır, rahatsızlıklarının devamını dilerim..

7 Eylül 2008 Pazar

Knock Out


Blogda daha önce benim için Formula 1deki en iyi sollamadan söz etmiştim. Bugün yine aynı pistte (Spa) ve benzer turlarda ve yine aynı iki marka arasında (McLaren vs Ferrari) bu sefer farklı pilotlar, Lewis Hamilton ve Kimi Raikkönen arasında müthiş bir kapışmaya tanık olduk. Sonunda Hamilton Raikkönen'i gerçek anlamda "nakavt" etti.

Fakir Edebiyatı


Transfermarkt‘ın verilerine göre Turkcell Süper Lig’de yeralan takımların toplam bonservis bedelleri şöyle:

Takım Toplam fiyat €
Galatasaray 116.700.000 €
Fenerbahçe 106.550.000 €
Beşiktaş 77.000.000 €
Trabzonspor 52.650.000 €
Kayserispor 37.300.000 €
Sivasspor 36.750.000 €
Ankaraspor 35.100.000 €
İstanbul B.B. 33.650.000 €
Konyaspor 29.600.000 €
Kocaelispor 27.850.000 €
Bursaspor 25.300.000 €
Gençlerbirliği 25.100.000 €
MKE Ankaragücü 24.800.000 €
Hacettepe SK 22.700.000 €
Eskişehirspor 21.800.000 €
Gaziantepspor 21.600.000 €
Denizlispor 20.000.000 €
Antalyaspor 18.775.000 €


Fakir ve ucuz milliyetçilik edebiyatlarını duymayacağımız bir sezon dileğiyle..