7 Mart 2009 Cumartesi

Virginie Efira

Kimin Çocuğu Hangi İşte

RECEP TAYYİP ERDOĞAN
- ABD'de yaşayan oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ile abisi Burak Erdoğan'ın eşi Sema Erdoğan 'Atagold' isimli bir altın firmasına ortak.
- Büyük oğul Ahmet Burak Erdoğan denizcilik sektöründe. Bumerz Denizcilik'te ve MB Denizcilik Taşımacılık Limited Şirketi'nde ortak.
- Büyük kız Esra; Berat Albayrak'la evli. Albayrak Çalık Holding'te genel müdür, Cetel Telekom İletişim'de de yönetim kurulu üyesi.

KEMAL UNAKITAN - Abdullah Unakıtan, likit yumurta işi yaptığı AB Gıda A.Ş ile gündeme gelmişti.
- Unakıtanlar şimdi enerji ve kek işi ile ticari alandaki faaliyetlerini büyütme kararı aldı.

ABDULLAH GÜL
- 3-6 Şubat tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığı resmi ziyarete Gül'ün küçük oğlu Mehmet Emre Gül de katıldı. Emre Gül ilk olarak e-ticaret alanında yatırım yaparak ticari hayatta ismini duyurdu. "Adresime Gelsin Bilişim Teknolojisi ve Ticaret Ltd." adlı 15 bin YTL sermayeli şirket kurdu.
"Bardak içinde soslu haşlanmış mısır satışı" Daily Fresh işiyle de gündeme geldi.
- Gül'ün büyük oğlu Ahmet Münir Merrill Lynch'te çalışıyor.
- Abdullah Gül'ün kızı Kübra Gül geçen sene Mehmet Sarımermer'le evlendi. Damat Sarımermer de, küçük kayınbiraderi gibi internette iş yapıyor. Bunun yanı sıra, Mehmet Sarımermer'in mobilya ve inşaat alanındaki şirketlerde de ortaklığı bulunuyor.

BİNALİ YILDIRIM - Oğlu Erkan ve kızı Büşra'nın sahibi olduğu Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık Sanayi ve limited Şirketi var.
- Yıldırım'ın üç çocuğunun Subaru'nun İstanbul'daki 4 bayisinden birisi olduğu da yansıyan bilgiler arasında yer aldı.

HİLMİ GÜLER - Hilmi Güler'in damadı ise eski Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin oğlu İsmail Pepe. Pepe'nin çocukları Ankara-Balgat'ta 15 yıldır ev yapıp satıyor. İsmail Pepe'nin gemi işletmeciliği yaptığı da gündeme gelmişti.

FARUK NAFİZ ÖZAK - Oğlu Mehmet Akif Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Emre Gül'ün bardakta mısır satan Daily Fresh şirketinden bayilik alarak mısır işine girmesiyle gündeme gelmişti. Bunun için bir arkadaşı ile Öztok Gıda İnşaat Ltd. adlı şirket kurmuş, Atatürk Havalimanı'nda ve Bakırköy Capacity'de bardakta mısır satmaya başlamıştı.

DURMAK YOK, YOLA DEVAM ASLANLARIM !!

Cerrah !

İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah bu ay itibarı ile İstanbul'da en uzun süre görev yapan emniyet müdürü olmuş. Kendisinin bu parlak kariyerinde olan olayları bir hatırlatalım:

-5 Kasım 2003'te günü Beyoğlu'ndaki Neve Şalom ve Şişli'deki Beth İsrael sinagoglarına yönelik bombalı saldırılar yapıldı, kendisi bu dönemde milli takımımızın deplasman maçlarını kovalıyordu. Aynı katliamdan beş gün sonra Levent'te HSBC'de ve Beyoğlu'nda İngiliz Konsolosluğu'nda bomba yüklü araçlar patlamıştı.

-6 Mart 2005'te Beyazıt'ta 8 Mart kadınlar günü için eylem yapan gruba polis sert müdahalede bulundu. Polisin dayağına maruz kalanların birçoğu kadınlardı.

-Eylül 2005'te Fatih Cami önündeki Hizb-ul Tahrir örgütünün yasadışı irticai gösterisine müdahale edilmedi.

-Cerrah'ın Savaş Ay'la yaptığı 28 Kasım 2005 tarihli söyleşi de ibretlikti. Cerrah "eşim de kızlarım da iyi silah kullanır. İlkokuldan beri ateş etmeyi öğretirim çocuklarıma. Ateş etmek rahatlatır insanı. Patlayan tabanca sesi huzur bizim gibilere. Stresini alır" diyordu.

-4 Nisan 2006'da da fuhuşa yönelik 'barbie' operasyonunda gözaltına alınanlar deşifre edildi. Cerrah "polisimiz namuslu kişileri afişe etmez" dedi.

-Vatan Caddesi'nde 2006 30 Ağustos'unda ki Zafer Bayramı töreninde Lübnan'a asker gönderilmesini protesto eden dört üniversiteli linç edilmek istendi. Cerrah linç girişimi için "güzel tepki" karşılığını verdi.

-Gazeteci Hrant Dink suikast sonucu öldürüldü. 11 ay önce Trabzon Emniyeti'nden suikaste ilişkin ihbar alan İstanbul Emniyeti, bu yönde herhangi bir tedbir almadı. Dink'e yönelik tehditlere karşın kendisine koruma tahsis etmedi.

-Görevi boyunca kılık-kıyafet yönetmeliğini bıyığıyla çekinmeden çiğnemeye devam etmiştir.

-Fatih Camisinin imamını öldürdükten sonra cemaat tarafından linç edilerek öldürülen katil zanlısı için; "zanlı kafasını minbere vura vura kendini öldürdü." demiştir.

-Maraton programına canlı yayında telefonla bağlanıp "benim polisim gazeteci dövmemiştir, dövdüyse de gazeteci haketmiştir." demiştir.

-Her sene 1 Mayıs'ta İstanbul'u yasak şehir haline getirip, savaş alanına çevirmiştir.

Ne diyelim, üstün başarılarının devam etmesi dileğiyle.

Fenerbahçe

6 Mart 2009 Cuma

Adriana Lima

Ödev mi Yapıyorsunuz?

AKP'nin yalan üretme kuruluşu ve yandaşlarına iş bulma kapısı haline gelen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarihi bir hata yaptı. TÜİK, Aralık ayı için yüzde 11.9 olarak açıkladığı sanayi üretimi rakamını bir kaç saat sonra yüzde 17.6’ya revize etti. Neden olarak ise bir firmanın verilerini ton değil kilogram cinsinden vermeleri olarak açıkladılar. Firma böyle bir veri verdiyse bile o kurumda bu verileri kullanan-giren görevli nasıl oluyor da hatayı çözemiyor? Aynı hatayı üniversitede ödev yaparken biz yapsak dersi ertesi sene tekrar alacağımız garantilenir.

Bu arada bu müthiş kurumun verileriyle paper hazırlayıp, "şu kadar yayınım var heyt" havalarına girip, ünvanını yükselten hocalarımıza da selam olsun!

Fena Yakalandı


Zaman gazetesinde acayip (eleştirmeye değmeyecek) yazılarıyla AKP'nin her rezaletini bile övebilen yazar ve "profesör" Mümtazer Türköne Ergenekon davası hakkında yine atıp tutarken, kendisinin zamanında Susurluk olayının aktörleriyle ilgili Tansu Çiller'in söylediği "bu memleket için kurşun yiyen de şereflidir, atan da." sözünün yaratıcısı olduğu ortaya çıktı.

Korku Cumhuriyeti

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Ergenekon davasıyla ilgili şaka yapmaya bile korkulduğunu belirterek, “Yarın öbür gün yaptığım geyik muhabbeti karşıma getirilecek. Böyle bir korku yaratmaya ne hakkın var?” demiş. Koskoca Barolar Birliği Başkanı bu korkuya kapılmışsa bu ülkede demokrasiden söz edilebilir mi? Emekli iki orgenerale iktidarı anti demokratik yöntemlerle devirmeye çalışmaları suçlaması yöneltilip buna kanıt olarak düzenlenen Cumhuriyet mitingleri gösterilirse bu ülkede demokrasi var mıdır? İnsanlar önce yazı yazılıp haber verilip hala gelmiyorsa alınması gerektiği yerde sabahın köründe pat diye gözaltına alınıp sonra aylarca cezaevinde tutulup tahliye ediliyorsa, ya da bir gözaltına alınıp bir salınıyorsa bu ülke demokratiktir kim diyebilir?

Özgürlükçü Tayyip

Artık "padişah" ünvanıyla anılan ülkenin gelmiş geçmiş en demokrat(!) başbakanımız, Hillary Clinton'a ABD'nin insan hakları raporunda Türkiye hakkında yapılan eleştirilerin Aydın Doğan medyasının dış bağlantılarını kullanıp baskı oluşturarak yazıldığını söyleyip Clinton'ı uyaracakmış!

Doğan Holding'e ceza kesildikten sadece altı gün sonra açıklanan raporu bu kısa sürede bu kadar değiştirme etkisi iddiasına mı gülelim, yoksa gündemde Irak, Afganistan, PKK, ekonomik kriz gibi konular varken başbakanın bu konuya zaman ayırmasına mı üzülelim?

Ne Var Orada

Çanak Çömlek Patladı

Cumhuriyet Gazetesi’ne el bombası atılması karşılığı, Ergenekon Örgütü üyelerinden 500 bin dolar aldığını öne süren Danıştay Baskını sanığı Osman Yıldırım'ın ifadelerini, baz istasyonu kayıtları yalanladı.

Ergenekon davasının "gizli tanıklarından" Osman Yıldırım ifadesinde 0 Nisan 2006 günü İstanbul Ataşehir’de Alparslan Arslan’la buluşarak, birlikte bir villaya gittiği, burada Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Oktay Yıldırım ile buluştuğunu anlatmıştı. Yıldırım, Tekin’in üç el bombası vererek 500 bin dolar karşılığında Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanmasını istediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini söylemişti.

Ancak Muzaffer Tekin, Rasim Görüm, Veli Küçük, Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ ve Zekeriya Öztürk’ün telefon dökümlerinin kayıtları, sanıklardan hiçbirinin o tarihte Ataşehir'de bulunmadığını ve Arslan ve Yıldırım’la görüşmediğini ortaya çıkardı.

Şimdi cevaplanması gereken soru ise sanıklıktan tanıklığa terfi eden -ettirilen- Osman Yıldırım'ın neden yalan ifade vererek insanları suçlu durumuna düşürdüğü..

4 Mart 2009 Çarşamba

Pes..

Resmi Sitede yayınlanan yazı ve fotoğraflar malum. Aynı şekilde hedef gösterme kaygısıyla yayınlanan diğer fotoğraflarda. Baştan söylemek lazım; bıçak çekmenin kabul edilebilir bir tarafı yok. Fakat o bıçağı çektireni kişiyi iyi tespit etmek lazım.

Başkanın sezon başından beri yaptırdıkları, E Blok'a yığdığı adamları, yağdırdığı cezaları, paralı askerleri ve daha nicelerinin üst üste gelmesi sonrasında yaşandı bu olaylar. Belki daha beterini yaşayacağımız günlerde var.

İşte böyle bir durumda, yönetim Fenerbahçe'nin resmi sitesinden tanımıyoruz, kabul etmiyoruz, herşeyin sorumlusu bunlar dediği adamların resimlerini, kamera kayıtlarını yayınlıyor. Sezon başından beri milletin bas bas bağırdığı kamera görüntülerini. Hani GFB'nin masum olduğu fakat günah keçisi ilan edildiği zaman yayınlayın dediği fakat yönetimin işine gelmediği için yayınlayamadığı görüntüler.

Şimdi tam istedikleri gibi birşey buldukları için günlerce, aylarca yayınlayacaklar bu fotoğrafları. Fakat insan sormadan edemiyor. O sırada bu adamlar kimin üstüne yürüyor, kiminle münakaşaya giriyor? Onların hiç mi görüntüsü yok, o adamlar bu olaylar olurken armut mu toplamış ve en önemlisi bu olaylar nasıl başlamış? Her açıdan kayıtta olan kameralar bunları yakalamamış mı?

Yeter be Aziz Başkan yeter. Sen açtın bu dertlerin hepsini milletin başına. Unutulmaz birisi olmak varken öyle işler yaptın ki, kendi taraftarın bile nefret eder oldu senden artık.

Nasıl olacak bu işler Başkanım?