4 Temmuz 2009 Cumartesi

Bu Kadarına Pes

Göztepe taraftarıdır, ne yapsa yeridir.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Top 10 İğrenç EMO Klişesi

1-Acıların Kadını Bergen Modu: "Hani ışığın etrafına kümeleşen ve ampüle çarparak yalpalanan kelebekler ve ateş böcekleri olur ya, öyle yalpalanmıştım ben de ışığınla, ama kapattın ışığımı, karanlığa gömdün beni, nerden bulacağım ben şimdi senin elektrik düğmeni, Edison nefret ediyorum nerden elektriği buldun"... İnternette hangi blogu açsam, hangi "emo" imzalı yazıyı okusam aha bu mod var hepsinde. Simsiyah bir sayfa. 4 paragraflık bir yazı. Her paragrafa mümkünse aynı harf veya kelimeyle başlama, sonunu hüzünle bitirme...Sanırsın yazıyı bitirmiş ondan sonra da kafasına sıkmış revolver'la. Ertesi gün bakıyorum, devam ediyor yazmaya. Yahu Küçük Emrah'ın hadi her filmde anasına bacısına tecavüz ediliyordu, Bergen'in suratına kezzap atmıştı kocası, sana ne oldu? Saint Joseph'ten mezun olup Galatasaray Üniversitesi'nde okuyorsun, oturduğun yer Levent, haftada bir Mojo'ya gidiyorsun, yazları Bodrum'daki yazlıktasın...Be zirzop nedir bu havalar o zaman? Neymiş sevgilisi terketmiş, kimse bunu anlamıyormuş, hayat ne kadar karamsarmış, insanoğlu neden böyleymiş. Bunu alıp Etiyopya'daki kabilenin çadırına koyacaksın, 2 gün sonra o siyah göz kalemini yemezse adam değilim.

2-Beko-Hitachi Sevenler Derneği: Eskiden, rahat uyusun yerinde, dedemin bir Beko-Hitachi televizyonu vardı, üzerindeki 8 tane tuşla kanalı değiştirirdin, siyah-beyazdı. Önüne oturup "ajansı izliycem susun" derdi. Ajans dediği de haber bülteni işte. Yıllar geçti, dedem vefat etti, sonra "emo" denen bu yaratıklar çıktığında gözümde kar tanesi iriliğinde yaşlar birikti. Beko-hitachi ruhu geri dönmüştü. Her genç siyah-beyaz giyiniyor, her birisi, sokakta gördüğü kedinin, mendil satan çocuğun, eski binanın siyah beyaz resmini çekiyor, bunları siyah beyaz temalı blog sayfasına koyup, bir Ara Güler olmak için can atıyordu. Şimdi ben bu ekibe sormak istiyorum. Afedersin Cumhuriyet Meyhanesi'nin önündeki kedinin balık bekleyen halini çekip, resmi siyah-beyaz yapıp, altına da "herkesin bir yalnızlığı vardır, en fazla da kalabalıklar içinde" yazınca ne oluyor? August Comte'un mezarından çıkıp "yıllarca götümü yırttım sosyoloji uğruna böyle tespit görmedim" demesini mi? O kedi 2 dakika sonra balığını yiyip yalanmaya başlayacak. Bir de bunların kendi siyah-beyaz resimlerini çıkarıp profillerine koymaları meşhur. Resim mutlaka havadan çekilecek ve yukarı bakılacak ama. Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı kabul etmiyor.

3-Notaların Katilleri: Herhangi bir Placebo, Rasmus ya da Tokio Hotel konserine gidin, kalabalığı yararak en ön sıraya ilerleyin. En öne geldiğinizde siyah ojeli tırnakları takip edin, işte dünya müziğinin önünde Ferhat Güzel ve Nihat Doğan'la beraber duran en büyük tehditi görmüş bulunuyorsunuz. Emo gençliği asla neşeli müzik dinlemez. Katrina and The Waves'den Walking On Sunshine dinlemek onlar için davaya ihanettir. We Are The World'u dinleyen bir emo görülürse arkadaş çevresi tarafından dışlanır, çene piercingi tahrip edilir. İyi bir emo olmak için Placebo'dan Without You I am Nothing, Radiohead'den Creep, Nick Cave'den As I Sadly Sat By Her Side şarkılarını ezbere bilmek gerekmektedir. Ayrıca ismini sadece sizin bildiğiniz bazı grupları dinlemeniz lazımdır. Reservoir Death, Endless Pain and Misery, Bütün Köyü Eşekle Gezen Bendim gibi....Emo gençliği arasında enstrüman çalanlar ayrıca üst mertebelere yükselirler. Genelde çaldıkları alet keman, klasik gitar gibi melankolik aletlerdir. Kanun çalan bir emoya rastlamanız imkansızdır, bir de kendi şarkınızı yazarsanız of ki ne of....Ona da izleyen maddede geleceğiz.

4-Emo'dan Bütün Şiirleri: Voodoo Girl'den geliyor aşağıdaki mısralar. Kendisi 10 saniyede yarattı bu eseri.

Dün hayatımın üzerini kaplayan simsiyah bulutları
Dağıtamadım üzerimden, ellerim küçücüktü
Yüreğimi sıkan ellerin gibi, üzerimize yağan yağmur gibi
Yeni doğmuş bir kedi yavrusu gibi
Ama sen yoktun elimden tutmuyordun ki

Dikkat ettiyseniz her emo gencinin günlüğünde, bilgisayarında, kendi sayfasında, kitabının bir köşesinde, okul defterinde böyle bir şiir bulunur. Anlamsız, karamsar, ne idüğü belirsiz dörtlükler. Dikkat ederseniz bir çoğunda bazı kelimeler 2-3 kez yinelenmektedir, ama benim asıl dikkatimi çeken "küçüklüğe" yapılan vurgudur. Küçük eller, küçük kalp, küçük beden, küçük ayaklar....Okuyan da bunların hepsini Kylie Minogue boyutlarında sanar. Halbuki bir bakıyorsun ki orkların dişisi gibi bir dolu tip. Kilo 90, şiir yazıyor, "küçücüktü ellerim tutmuyordun ki". Ulan ayı kadar eli adam nasıl tutsun, ne küçüğü. Sonra da çok yalnızım, hayat beni yoruyorsun, zayıfla yahu. Erkek olanlarda da bir yüreğini avucuna almak, yüreğini sıkmak, yüreğini ısıtmak gibi bir metafor var. Dana yürek: kilosu 3.75 TL. Yürekle başka işim de olmaz. Kalp deyin lan şuna....

5-Emo ile Moda Günleri: Saç rengi: Turuncu, fosforlu mavi, jet siyah, neon....Saç stili: Tek göz mutlaka saçla kapanmalı ki bu kokuşmuş dünyayı görmek istemediğiniz ve onların da sizi görmesiniz istemediğinizi belli edin. T-shirt: Anlamsız logolu veya grup isminin bulunduğu, hırpani, rengi solmuş bir parça, mümkünse, enine çizgili. Pantolon: En az 2 beden küçük, mümkünse küçük kızkardeşin giydiği, kıçınızı zar zor soktuğunuz, bacaklarınızı saracak, sizi daha da zirzop gösterecek şekil. Ayakkabı: Koleksiyonda bağları çizgili bir Converse mutlaka bulunmalı ve kemer takılmalı. Makyaj: Göz kalemi siyah olmalı ve bir sıra da göz kapağının içine çekilmeli, yüz beyazlaştırılmalı, mümkünse kırmızı, mavi veya siyah ruj kullanılmalı, saçlar spreylenmeli. Tasma türü bileklik, ilginç sembollü küpeler ve acaip yerlere piercing ile seriyi tamamladık. İşte mükemmel bir emo oldunuz. İstiklal Caddesi'nin arka sokaklarındaki "küçük ve sıcacık" ortamlarda hayatın karamsarlığını yaşayabilirsiniz. Sonuç... Pazartesi giy kareli eteği, giy gri pantolonu git okula. Hadi orda da giysene çizgili gömlek. Verirler eline disiplinde....

6-Ben büyüdüm anne modu: -"Devedikeni gibi hayatım, büyüttün beni anne, ama bak o büyüttüğün kuş çamura battı bak, üstüne bastılar, her erkeği baba kucağı gibi şefkatli bildim bak, meğer onlar bizim üstümüzde tepinen fillermiş meğer....ne yapayım şimdi...hangi dikenle yüzümü kanatayım..........what the hell am I doing here, I don't belong here". Bu arkadaşların yaşları daha 20-21 iken tüm dünyadaki kadın erkek ilişkilerini çözmüş havaları yok mu öldürüyor beni. Yahu takıldığın adam "you taught me to break hearts" yazılı t-shirt giyiyor. Ne bekliyorsun bu dangozdan. Emo'dan emo'ya hayır gelmez zaten. Bunun bir de erkek versiyonu var, bakın 6 madde yazdım, bu türün kadını mı erkeği mi daha sakıncalı çözemedim. Hepsinde var olan o "ben artık büyüdüm, yuvadan uçmaya hazır kuşum" havasından tiksinmiş durumdayım ama. Bazısı işi azıtıp "eeeöööee aşk aslında bizim yarattığımız bir kavram, aslında biz kendimize aşık oluyoruz" diye Dr. Phil moduna da giriyor. Oprah'ın emo versiyonu. Zaten seni beğenen çıkarsa, buyurun gelsin, seni beğenen bunu da beğendi, in aşağıya.

7-Barların yalnız adamı: Hani Top 10 İğrenç Türk Clubber Klişesi yazısı vardı ya. İşte oradaki Bunalım Adam gençliğinde bir emo'dur arkadaşlar. Büyüyünce bu adam emoluktan arkadaş çevresinin yağcılık derecesine göre ya "cool" ya "kereste" statüsüne terfi eder. Hani barlarda (ki genelde alternatif rock çalan barlarda) kalabalıktan uzak, elinde şişeyle (asla bardakla değil) sütunlardan birine dayanmış, sigarasından periyodik nefesler çekerek, gözlerini kısıp sahneye bakan, sırt çantalı, "hayat çok acımasız değil mi, hepimiz birer ölüyüz aslında değil mi, donnie darko güzel filmdi... evet...bakıyo musunuz lan" adamları var ya işte onlar. Yalnız bunların bir talihsiz durumu vardır ki ışıklar altında yiyişmek istemeyen çiftler de karanlığa kaçarlar ve emo ordusunun yanında mercimeği fırına verirler. Tabi bizimki de % 99 ihtimalle sap olduğundan tüm gece bu erotik filmi izler ve hayata daha da nefretle bakar. Eve gelir, açar interneti ve yazar, "mutlu çiftler size gıcık oluyorum, sahte mutluluğunuzu silmek istiyorum yeryüzünden.....neyse nerde benim Briana Banks klasörü...."

8-Çakma Amazon Modu: "Erkekler....neden böylesiniz..neden bu kadar bayağı ve beyin kıvrımlarınızı penisinize bağlamışsınız, neden bu derece zavallı olduğunuzu göremiyorsunuz, o kokuşmuş bedenlerde attığınız turdan sonra varacağınız yer kendi hiçliğiniz olacak anlayın artık". Bu mod da kusura bakmayın dişi emo'ya özgü. Gören de 2 hafta önce adama "hayatım eczaneye uğramayı unutma gelirken" diyen bu değil sanır. Hal böyleyken çıkıp bütün erkek cinsine nefret kusan, göstermelik çıkışlar yapıyorlar, gülerek dinliyorum, okuyorum. 2 hafta geçiyor. Bir bakıyorsun "güzel sanatlarda bir çocuk var, inanılmaz tatlı, ay benim bacaklarım da kalın ve kıllıydı o zaman beğenmedi mi ne?"....Beğenmedi tabi. Erkekler 1 ay önce kokuşmuştu, pislikti, dünyanın en rezil yaratığıydı, afedersin su katılmamış orospu çocuğuydu, şimdi ne oldu? "Ay çocuğu kaçırdık mı ne?"....Kaçırdın tabi. Bir de bunların erkek cinsini küçümserken argo konuşmaları var. Misal yukarıdaki ilk satıda "penis" demiyor da "skinizin kıvrımları" deyince daha egzantrik, daha isyankar, daha tespitçi olduğunu sanıyor. Değişiklik yok güzelim, mal aynı mal.

9-Bir Özlemdir Kapıkule: Türk gençliği arasnda bu söylem giderek yükselmeye başladı. Bu gençliğin içinde, lafı en fazla dile getirenler ve neredeyse hayat felsefesi haline getirenler de bu emo tayfası. "Abi bu ülkeden gitmenin zamanı geldi artık?", "Yaşanmaz ya bu ülkede, yurt dışına gitmek lazım bir an önce?". Sebep de şu? Bu arkadaşların yaşam şekli Türkiye'ye fazla geliyor. Hepsi çok marjinal yaşıyorlar ya. O derece sınırları aşmışlar çoktan. Sığamıyorlar ülkeye. Bak canımın içi, kapı Edirne'de, havalimanı Yeşilköy'de, konoslosluk Taksim'de, bavulcu Laleli'de, git başvur, sonra da topla bavulu nereye gidip "kurtuluyorsan" git. Nedir bu ülkeyle ilgili her olumsuz gelişmede Türkiye'den gideceğim havası. Gittikleri her yerde de sanki "vay vay vay kimleri görirem, bizim duygusal, kırılgan gençler degel mi bunlar" diye karşılanıp hayat boyu saç spreyi, indie rock ve renkli bağcıklarla muhattap olacaklarını sanıyorlar. Tabi işin hikayesi bu, bir yere gidecekleri yok, en fazla TCDD'nin inter-rail sayfasına giderler, onun da sonu malum. "Avrupa bu aralar çok opportunist çok pozitivist seneye yapalım bunu....."

10-Rebel Forces: Luke Skywalker asilerin başıydı koskoca Darth Vader'a kılıç salladı, Guy Fawkes Parlemento Binası'nı yakacağım dedi ama ele geçti, Che Guevera halkın düştüğü kötü duruma başkaldırdı, hadi onları anlayacağım da sizin bu asiliğiniz neye karşı hala anlamış değilim. Bir emo için başına gelebilecek en kötü şey, evde aynı anda misafirin olması ve "oğlum-kızım ayıp gel misafirlere hoşgeldin de" lafıyla karşılaşmaktır. Zira misafir eski tiptir, gelenekçiliktir, göz boyamacılıktır onlara göre ve bunlar bu kokuşmuş dünyanın orta oyunlarıdır. İsyan eder bizim emo. Eve geç gelmesine izin verilmemesine isyan eder, elde bira ile rock konserinde etrafta dolanır, lütfen değil ltf, merhaba değil mrb, hahahaha değil asdasdasd yazar, bazısı Öküzgözü'nü çok fazla kaçırıp bayılır, arada bir kendi etrafındaki konformist Nişantaşı kızlarını aşağılar, Türk dizilerini asla izlemez, Ankara'da Sakarya'dan, İstanbul'da Galata'dan aşağı inmez, hayatı ona göre bir başkaldırıdır. Peki sonra? Coğrafya'dan yarın sözlü var, anlat bakıyim isyankarlığını, başkaldırını. Obruk Platosu'nun alüvyonlarını yedirirler adama.

Yazı: Flying Dutchman