20 Eylül 2008 Cumartesi

"Yürüye Yürüye" Şampiyon Olunur mu?

19 Ekim 2006 gecesi. Zico’nun Fenerbahçe’si ligde puanlar kaybetmiş, transferler gecikmiş. Ama bakıyoruz ve görüyoruz. “Bir oyun planı var ve bu işlerse, takım ruhu sahaya yansırsa bu gece bir şeyler olur” diyoruz. Fenerbahçe St. James Park’ın çimlerine ayak basıyor. Sarı-lacivertliler inanılmaz bir oyun koyuyor sahaya. Kora kor, dişe diş. Fenerbahçe maçı 1-0 kaybediyor ancak sahadaki takımdaşlığı, yardımlaşmayı gören küçük bir azınlık diyor ki: “Zico’yla bu iş olur.”

8 Nisan 2008 gecesi. Zico’nun Fenerbahçe’si Şampiyonlar Ligi çeyrek final ikinci maçı için Stamford Bridge’in çimlerinde. Inter, PSV, CSKA Moskova, Sevilla sezonun tozlu sayfalarında bırakılmış. İlk maç avantajlı bir skorla bitmese de kazanılmış. Sarı-lacivertlilerin kora kor, dişe diş mücadelesini herkes görüyor. Mavili tribünlerde maçın son dakikasına kadar tırnaklarını yiyen taraftar görüntüleri ortaya çıkıyor. Fenerbahçe yarı finali göremiyor ama “Teşekkürler çocuklar” pankartlarının siparişleri veriliyor. Herkes bu takıma ve hocasına minnettarken, başkan Aziz Yıldırım diyor ki: “Zico’suz da bu iş olur!”

Olmaz olur mu, tabii ki olur… Zico’suz da olur, Daum’suz da olur, Denizli’siz de olur, Low’süz de olur. Tabii yine unutmayalım ki; Aragones’siz de olur.

Zico, Aragones’ten daha mı iyi teknik direktör? Tabii ki hayır, böyle bir şey söylemek nesnel bakış açısını yitirmek olur. Aragones’in kariyerinde neler neler var… Zico’nun en önemli deneyiminin Fenerbahçe olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak Zico’nun başarılı olma koşullarıyla Aragones’inki çok farklı. Zico elindeki her fırsatı artı değere çevirmek zorunda bir teknik adamdı. Onun için gözden çıkarılmış Deivid de fırsattı, önceki sezon neredeyse şampiyonluğu verecekken ıslıklanmış Uğur Boral da bir fırsattı, ‘Bunun gibisini 2. Lig’de de bulursunuz’ denilen Lugano da bir fırsattı. Zico’nun ezberden hareket etmek gibi bir lüksü yoktu. Denenmiş ve başarılı olmuş kalıpları da yoktu Zico’nun. Eleştirileri kabul edip, yaptığı işi yeniden gözden geçiren bir adamdı. Gölgesiyle kavga etmeyen, futbola tamamen konsantre olmuş bir rol modeldi, bir adamdı, bir babaydı. Fenerbahçe için en uygun olanıydı.

%100 Konsantre Taraftar

19 Eylül 2008 Cuma

Kale Gibi Maşallah

Moody’s’in Başkan Yardımcısı Lindow, Türkiye ekonomisi ve piyasalarının, 2001 yılına göre çok daha güçlü ve esnek olduğunu belirtti. Lindow, bu nedenle Türkiye’nin küresel krizden şu ana kadar çok olumsuz etkilenmediğini söyledi.
***
Aynı Moody's
Merrill Lynch için “AA+” notu veriyor, “Kale gibi kuruluş. Top atsan yıkılmaz” diyordu. Bu kale gibi kuruluş hafta sonu batmak üzereyken Bank of Amerika elinden tuttu. Merrill Lynch’i 50 milyar dolara satın alıyor.

Men at Work - Land Down Under

Traveling in a fried-out combie.
On a hippie trail, head full of zombie.
I met a strange lady, she made me nervous.
She took me in and gave me breakfast.
And she said, "Do you come from a land down under?"
Where women glow and men plunder.
Can't you hear, can't you hear the thunder?
You better run, you better take cover.
Buying bread from a man in Brussels,
He was six foot four
And full of muscles.
I said, "Do you speak-a my language?".
He just smiled, and gave a vegemite sandwich.
And he said, " I come from a land down under,
Where beer does flow, and men chunder
Can't you hear, can't you hear the thunder?
You better run, you better take cover."

Lying in a den in Bombay, with a slack jaw and not much to say.
I said to the man, "Are you trying to tempt me?
Because I come from the land of plenty?"
He said, "Oh, do you come from the land down under?" Ohh yea,yea,
Where women glow and men plunder.
Can't you hear, can't you hear the thunder?
You better run, you better take cover."

Yeni Sezon Başladı

Ergenekon operasyonunun 8. sezonu çok tesadüfi bir biçimde Deniz Feneri davası, yaklaşan global ekonomik kriz ve elektriğe bu yıl toplamda %54 olan zammın olduğu sıralarda başladı. Bu sefer bomba ise oyuncu Nurseli İdiz'in ve menajeri travesti Sisi'nin gözaltına alınması oldu. İddianamesinde Fatih Ürek'in işkenceci olarak tanıtıldığı operasyonda bunlar normal karşılanmalı gerçi. Operasyonu yöneten dahi insanlar sanırız Ergenekon'u aşıp artık ülkede gizli kapaklı ne olduysa hepsini ortaya çıkarıp ortaya yanarlı dönerli karışık koyacaklar.

Bu arada ülkenin en karanlık dönemine imza atan Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Sedat Bucak gibi siyasilerin hala ifadesi bile alınmamış durumda.

Sponsor Bush

Malum, Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük sigorta şirketi American International Group (AIG) günlerdir sallantıdaydı. Ha battı ha batıyor derken, "Lehman Brothers'ın arkasından bu da batarsa, ortalık birbirine girer, biz bile toparlayamayız valla" diyen Amerikan Merkez Bankası (The Fed) devreye girerek, AIG'ye 85 milyar dolar para aktarıp hem şirketin %80'inin kontrolünü eline aldı, hem de şirketi bir anlamda devletleştirdi. Böylece Mayıs 2005'ten bu yana Manchester United Kulübünün sahipliğini elinde bulunduran Amerikalı Malcolm Irving Glazer'dan sonra, kulübün sponsoru da bizzat Amerika Birleşik Devletleri oldu. Yani George Bush oldu bir anlamda.. İki ay sonra sponsorun adı değişecek, Obama yada McCain olacak. Ama Amerikan Devletinin Manchester United'ın sponsoru olma durumu, AIG'yi tekrar satıp özelleştirecekleri zamana kadar baki kalacak.

Kazandığında Sevmedim Seni Kaybettiğinde Sevmediğim Kadar

Sezon başlamadan yaptığımız felaket tellallığı ne yazık ki gerçekleri gösterir olmuş durumda. Zico gitmesin dedik,gitti; Emre gelmesin dedik, geldi; Aragones olmaz diye dalga geçtik,oldu; Aurelio giderse biteriz dedik, bittik; Burak, Maldonado, Selçuk gitmeli dedik, ilk 11 başlar oldular; herşeyi bilen adam tribünle uğraşacağına takımla uğraşsın dedik, tribünleri dağıtırken ala ala 7 dakikalık Josico'yu aldı..

Bu sene bütün taraftarlara sabır diliyorum..

17 Eylül 2008 Çarşamba

Uludağ Limonata

Deliler gibi içiyoruz!!!

"Herşeyi Bilen Adam"a Saygılar

Son yıllarda su yüzüne çıkan bir taraftar ikilemi Ankara'da yine kendisini belli etti.Taraftar - müşteri ayrımına dayanan bu ikilemi yaratanların başarılı olduğu gün gibi ortada.Taraftar takımını 90 dakika desteklerken, müşteri dediğimiz veli nimetler ise verdiği paranın karşılığını arama derdine girdi....

Kimisi maç başında grupların ortak portestosunu yuhaladı.Kimisi oyundan çıkan Uğur Boral'ı ıslıkladı.Kimisi maçı 80.dakikada terkedip bu takıma olan bağlılığını kendisine güvenenlere ispatladı.İstenen arzulanan bu müşteri profilinin tek gerçek yanı, Fenerbahçe adına tek menfi iş yapmamaları oldu.

Betondan da, futboldan da motivasyondan da,kısacası herşeyden anlayan herşeyi bilen adamın tribünleri bu hale getirdiği yetmedi, takım yıllardır gördüğümüz en yetersiz, formsuz ve dar bir kadroyla başaşağı gidiyor. Umarım bu gece bu yorumu bana yedirirler, orası ayrı..

Özgürlük ve Demokrasi Savaşçısı

İTÜ’de yeni öğretim yılı, Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı törenle başladı. Öğrenciler törene alınmadı ama konuşmalara ‘Sevgili öğrenciler’ diye başlandı. Başbakan üniversitelerin özgürlük alanı olduğunu belirterek, ‘Her türlü eleştiriye ve öneriye açığız’ derken, dışarıda öğrenciler tartaklanıp gözaltına alındı..

Football is Everywhere

Fotoğraf Musul'dan, silahlı kişi El Kaide karşıtı Uyanış örgütünün bir milisi. Giydiği eşofmana dikkat; FC Barcelona yazısı ve arması taşıyor..

Mehmetçik Basri

Senin ve senin gibilerinin ruhuna bu kulüp her sene daha fazla hasret..

Karabela Hüsnü

Polonya polisine "Karabela" deniyormuş, kelimenin aslı da büyük olasılıkla Osmanlı kılıcı karabeladan gelmekteymiş. Gerçekten karabelalar ama :)

16 Eylül 2008 Salı

Mourinho

Jose Mourinho (Catania maçını yorumluyor): Maçı 2-1 değil 5-1 almalıydık. Bizim kaleye ben geçsem bile sanırım gol yemezdik.

Catania Sportif Direktörü Pietro Lo Monaco: Bunu söyleyen bir adamın rakibine saygısı yok demektir. Sanırım "special one" ağzının ortasına bir yumruk istiyor.

Jose Mourinho: Lo Monaco da kim? Tibet monklarını biliyorum, Monaco Prensliğini biliyorum, Monaco Grand Prixsini biliyorum, Bayern Munich'i de biliyorum ama hepsi o kadar ("Monaco" kelimesi İtalyanca'da hep İngilizce rahip anlamına gelen "monk" hem de Münih şehri için kullanılıyor, Monaco di Baviera şeklinde)

14 Eylül 2008 Pazar

Sansürde Son Nokta

Pek çok porno, terör ve marjinal fikirlerin internet siteleri erişime engellendikten sonra YouTube da aylardır sansürlü bildiğiniz gibi. Bu sefer sansürlenen site ise yuh dedirtecek cinsten; günümüzün ünlü evrim teorisyeni ve dünyanın en tanınmış ateisti Prof. Richard Dawkins’in internet sitesine erişim yasağı konuldu. Daha da komik olan, Dawkins’in sitesinde, kapatılan diğer sitelerde olduğu gibi yasak kararının hangi mahkeme tarafından ve kaç nolu kararla verildiğine dair bir ifade bulunmuyor, yalnızca “Mahkeme kararıyla erişim engellenmiştir” yazısı yer alıyor.
Şimdi hatırladım, evrim teorisi çok büyük günahtı değil mi?