29 Kasım 2008 Cumartesi

Yaşar Usta

"Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın, paran var, pulun var, herşeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu, çocuğu karda, kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz, sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören. Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Hııh.. Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey.. Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta.. Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç.. Gözümde pul kadar bile değerin yok. Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiç birşey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla, pulla değil; sevgiyle bağlıyız.. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz.. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun. Dokunma artık aileme.. Dokunma çocuklarıma.. Dokunma oğluma.. Dokunma gelinime.. Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni.. Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile.."

Deme Ya, Harbi Mi?

Büyük ekonomi düşünürü Kemal Unakıtan, dünyanın krizi yönetmede zayıf kaldığını belirterek, “Demek ki bu para vermekle olmuyor; sistemin değişmesi lazım” diye buyurmuş. Yetinmemiş, bir de "Bu kriz dünya krizi olduğu için bizim de söz söyleme hakkımız var. Onlar dünya krizi hakkında konuşsunlar, biz yerel kriz hakkında konuşalım, yok böyle bir şey.Dünya krizi ile ilgili bizim Türk ekonomistlerinin de, düşünürlerinin de söyleyeceği sözü var. Eğer bu işleri çok bilselerdi şimdiye kadar bunların önüne geçerlerdi.” diye işkembeden atıvermiş.

Haftalardır belli başlı finansal aktörlerin, ekonomistlerin "sistem değişecek, 6 ay sonra yepyeni bir finansal düzene hazırlanın" sözlerini mi duymadı, yoksa sadece kendisi duydu sanıyor da acaba millete bu lafları satmaya mı çalışıyor? Hadi bunu geçtim, 2. lig teknik direktörünün Premier League'de çalışan bir menajere taktik vermeye çalışıp fırça atar gibi halleri nedir?

Güldürme bizi..

27 Kasım 2008 Perşembe

Fenerbahçe Rakısı

Maçtan önce içtik biz,
Fenerbahçe rakısı.
Yoksa nasıl çıkacak
Josico'nun parası..

Rambo v.4

Rambo heryerde..

Truva

Tarih :18 Eylül 2005
Yer:İnönü Stadı
PFDK rakip seyircinin stada alınmasını yasaklıyor.150 civarında Fenerbahçeli taraftar;Maç öncesi,bu stada giremezler diyen Beşiktaşlıların bakışları arasında Fenerbahçe tezahüratları yapıyorlar.Truva Atı olarak tarihe geçiyor bu hareket.Biz de ekranlarımız başından gururlanıyor,maçı da son dakikada Tuncay Şanlı'nın golüyle 2-1 kazanıyoruz...

Liberte Pour Santos

Porto maçı öncesi bir grup taraftar,''Liberte pour Santos'' pankart ve sweatleriyle,haksız yere hapis'te bulunan tribüncü Santos'a özgürlük istedi.Grubun meşaleler'den(!) dolayı gözaltına alındığını duyduk.Suçluyu destekleme suçundan içeri alında tam olsun!!

"A. Madrid - Marsilya maçı sırasında çıkan olaylar nedeniyle, 8 Ekim’de tutuklanan ve 8 yıl hapis cezasıyla yargılanan Marsilya tribünlerinin amigosu Santos Mirasierra’ya destek amacıyla toplanan grup, bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ardından “Santos’a özgürlük” anlamına gelen “Liberté Pour Santos” tişörtleri giyen gruptan 8 kişi, meşale yaktıkları gerekçesiyle gözaltına alındı."

E.B.

Sağ arka adelesinde ağrısı bulunan Emre Belozoglu'nun MR'dan sonra durumu netlik kazanacak ve Beşiktaş maçında oynayıp oynamayacağı belli olacak.

2 maçta 1 sakatlanma ortalamasına bakınca bu adama kronik sakat denir mi, denilmez mi? Peki bu adama yıllık 3.5 milyon euro veren yönetim bırakın futbolu, ekonomiden anlıyor mu, anlamıyor mu?
10 dönüm bostan, yan gel yat Osman..

Championship Manager 2009


Uykusuz geceler başlasın!!!

23 Kasım 2008 Pazar

Barack Obama

Lyndall Jarvis

A Milli Futbol Takımı Euro '96 Forması

İlk milli takım formam, yeri ayrıdır..

Bariz Gol Şansı

Fenerbahçe 70 dakika 10 kişi oynayan Eskişehirspor’u yenememiş. Hatta 10 kişi olan Eskişehir değil de sanki Fenerbahçe.. Golü de verilmemiş Eskişehir’in. Fenerbahçe sezon başından beri süren renksiz, kişiliksiz, ruhsuz futbolla dolu maçlarına bir halka daha eklemiş. Bunların hepsi meydanda. Gözler görüyor, kelimeler anlatmaya kifayetsiz kalıyor. Çünkü temcit pilavı gibi her hafta aynı değerlendirmeleri yapmak lazım. Her hafta her hafta aynı şeyleri yazmanın manasızlığı aşikar. O yüzden bunları geçiyorum bir kalem. Ben Erman Toroğlu’dan bahsedeceğim biraz. İzleyen var mı bilmiyorum. Eskişehirspor-Fenerbahçe maçından sonra Maraton programında Fenerbahçe’ye verilen penaltıyı değerlendirdi. Ama ne değerlendirme..

Dedi ki; “Tam Alex kaleciden topu kurtardığı anda durdur”. Durdurdu yönetmen. “Sevgili Şansal, şu anda sağdaki ve soldaki Eskişehirspor’lu oyuncuların Alex’e müdahale etme şansı var mı ? Yok di mi. Bence de yok” dedi..

Yani Toroğlu’nun anlattığı tablonun öz Türkçesi şu: “Alex topu kurtaracak, kaleci de onu düşürmese boş kaleye yuvarlayacak”. Biz buna futbol literatüründe “bariz gol şansı” denir diye biliyoruz. Buraya kadar herşey normal. Ama yanlış biliyormuşuz demek ki. Çünkü Erman Toroğlu “bariz gol şansı yok” dedi. Önce tabloyu kendi çizdi, Eskişehirsporlu oyuncuların müdahale şansı yok dedi, ama sonra bariz gol şansı da yok dedi. Şaka gibi di mi ? Ama şaka değil. Böyle dedi. Açıklamasını da kelimesi kelimesine böyle olmasa da şu cümlelerle yaptı “şimdi Alex akıllı bir oyuncu, kendisini topla kalecinin arasına sokuyor, ayrıca da Alex artık kalecinin müdahale alanında, dolayısıyla kaleci ona müdahale ediyor.. Falan, filan, fişmekan..”

Yani şunu anlatıyor aslında “kardeşim uyuz oluyorum Fenerbahçe’ye. Sevmiyorum bu canına yandığımın takımını. Alex boş kaleye topu yuvarlayacak evet, ama yok bariz gol şansı falan. O kadar. Fenerbahçe’ye su yok, su.. Hadee..”

Dese ki “sağ ve soldaki Eskişehirsporlu oyuncular kademeye girebilir, Alex’in önünü kesebilir, dolayısıyla da bariz gol şansı yok”, o zaman eyvallah diyeceğim. Katılmayacağım tabi ama en azından “fikirdir” deyip anlayış göstereceğim. Ama “kimse kademeye giremez, kimse müdahale edemez, boş kaleye topu yuvarlayacak” tablosunu çizdikten sonra, “bariz gol şansı yok” deyince buna ne “fikir”, ne “görüş”, ne de “bakış” diyebiliyorum ben. Olsa olsa kendisinin de çokça kullandığı “Eyyam” diyebilirim ancak. Yada “sahip olduğu Fenerbahçe antipatisinin kelimelere dökülmüş hali” de diyebilirim..

“Bariz gol şansı” yok ha.. Daha nasıl olacak “bariz gol şansı” peki ?...

Yazı: King Santillana

Yazıklar Olsun

Ne zaman adam olacak bu gazete ,bak bu sefer iyi iş yapmış demek istiyoruz bir günde. Amatör bir gazetenin bile yapmayacağı bir ayıp bu. Aragones'e bizde bayılmıyoruz ama Aragones'i istemeyen blogcular bir tarafını kaldırsın da demiyoruz. Yetkili mercii kimse ceza verilsin Fanatik'e. Baktıkça tiksiniyor insan;Basınından,insanından. Marca,La Gazzetta Dello Sport,Kicker,v.b bir marka bu tip bir ayıba imza atsa. Basımı durdurulur heralde. Ne zaman alkışlayacağız sizi?! Bir insan o hareketi yaparken parmağını nasıl o kadar yamultabilir desekte (bkz.fotoshop) hareket bir bayana yakıştırılmış. Kendinden utanmıyorsan eşinden, kızından, kız kardeşinden utan. Fanatik'i eve alsam kardeşim, annem, ablam görse, bu gazeteye ne der?! Bu konuda hiçbir uyarı yada kınama yapmayan Gazeteciler Cemiyeti'ne ne demeli?
Yazıklar olsun!!!

Buğulu Camlara Yazdık Adını

Anısı olalım tüm sokakların
Üstümüze durmadan yağmurlar yağsın
Tanıdık sevinçler dolsun yüzlere
Kalplerden çıkmasın hiç Fener sevgisi

Savurduk küllerini genç ömrümüzün
İster sevinçler olsun isterse hüzün
Buğulu camlara yazdık adını
Yılmadan yaşattık hep Fener aşkını...

Her Zaman, Her Yerde!

1 Kasım 2008, Eskişehir Atatürk Stadı..

Aykut Kocaman

Nasıl koydu Aykut Kocaman, kocamaaaan!

Pes!

İnsanın parası olmaya görsün . Yeni cafcaflı transferlerin sahanın ortasına helikopterle indiğini görmüştük ama ,antremanlara inenine de şahit olmamıştım . Stuttgart'lı Lehmann yeni sezonda formasını giydiği Stuttgart'ı fazla sevmemiş olacakki , Bavyera kasabası olan Berg'den kendisine bir ev satın almış . Haliyle evinden 250 km. uzaklıktaki Stutgart'taki antremanlara yetişebilmesi için ayaklarının yerden kesilmesi gerekiyor .Lehmann evden işe, işten eve gidebilmek için kendine bir helikopter kiralamış . Aslında Lehman'ın Stuttgart'ta da bir evi var ama adam keyif ehli işte , Berg'de yaşamak onun için daha çekici. Lehmann için bir sorun yok, ama her gün antreman sahasına inen ve kalkan helikopter sesinden rahatsız olan civardaki komşular Lehmann'ı şikayet etmeye hazırlanıyorlarmış . Arabın derdi kırmızı pabuç misali ,insanlarda dertler türlü türlü işte ...