22 Eylül 2008 Pazartesi

Kanal 7 vol.2

- Kanal 7’nin ilk kurulma fikri 1991 yılında doğdu. İslami ölçülere göre yayın yapan bir televizyon kurma fikri, Kombassan Holding’in patronu Haşim Bayram ve RP Genel başkanı Necmettin Erbakan arasında görüşüldü. Bu dönemde TRT’ye de ziyaretler yapılarak teknik altyapı hakkında bilgiler alındı.

- Erbakan 1992’de Altınoluk’taki yazlığına Zekeriya Karaman, Haşim Bayram, Recai Kutan, Azmi Ateş’i çağırarak televizyon kanalının kurulmasının detaylarını konuştu.

- Kanal için şirket kurulması kararlaştırıldı ve 3 Şubat 1993’te 8 ortaklı olarak Yeni Dünya İletişim A.Ş. kuruldu. Şirketin ortakları arasında Almanya’da yüksek kâr payı vaat ederek para toplayan ancak vatandaşlara geri ödemeyen Haşim Bayram ile Recai Kutan ve Zekeriya Karaman da bulunuyordu.

- Şirketin kurulmasının hemen ardından finans kaynağı için Haşim Bayram ve Recai Kutan, Almanya’ya gitti. Milli Görüş Teşkilatı’nın merkez üssü Köln’de ve diğer şehirlerde yardım toplanmaya başladı. Burada özellikle Haşim Bayram öne çıkıp camilerde bile duygusal konuşmalar yaparak yardım topladı.
Bayram aynı anda Kombassan hisseleri de satıyordu.

- Avrupa’dan toplanan paraların gönderildiği banka hesabının ise RP’nin kasası olarak bilinen Süleyman Mercümek’e ait olduğu iddialar arasında.

- Haşim Bayram bağışta bulunan ve hisse alanlara, televizyonun mülk ve gelirine de ortak olacaklarını söylediği için televizyonun ortakları onun para toplamasını durdurdu.

- Bundan sonra Almanya’dan yardım toplanmasını daha çok Zekeriya Karaman üstlendi. Daha sonra Kanal 7 için yardım şölenleri düzenlendi. Köln’de düzenlenen bir şölene Karaman, Zahid Akman’ın yanı sıra sanatçılar Nuri Sesigüzel ve İsmail Türüt de katılmıştı.
Bu geceye katılan kadınların bir kısmı Kanal 7’yi “cihat kanalı” olarak gördüğü için bilezik ve küpelerini bile bağışladı.

- Toplanan bağışlarla İstanbul Reşitpaşa’da bulunan bir bina kiralandı, 1994’te Kanal 7 yayına başladı.

- Kanal 7’nin kuruluş aşaması eleştiri konusu olunca, iddiaların RP’ye zarar vereceği gerekçesiyle Recai Kutan hisselerini Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik’e devretti.

- Kanal yayını sürdürürken bile Türkiye’nin çeşitli yerlerinde para toplama organizasyonları birkaç yıl daha devam etti.

- Kanal 7’nin hiç bitmeyen maddi sıkıntılarını, bir dönem Yimpaş Holding gidermeye çalıştı. Çeşitli programlara sponsor olan ve maddi yardımda bulunan Dursun Uyar, kanalın hisselerinin büyük bölümüne sahip oldu. 2000’li yılların başında ise maddi sıkıntıya giren Yimpaş, kanaldan desteğini çekti.

- 2003’te ise Recai Kutan, şirketteki hisselerinin buharlaştırıldığını belirterek Kanal 7 aleyhine Ticaret Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak Kutan bir süre sonra davasını çekti.

- 2000’li yıllarda Kanal 7’nin başında sadece Zekeriya Karaman ve Mustafa Çelik kaldı. Kanal 7, Erbakan çizgisinden uzaklaşarak, AKP çizgisinde bir yayını benimsedi.

- 1998’de kanalın bir televizyon programı olarak başlayan Deniz Feneri büyük bir organizasyona dönüştü.

- Kanal 7, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait televizyon kanalının frenkansından yayına başladı. Nurettin Sözen döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına kurulan BRT’nin frekansı ve teknik imkanları, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesiyle Yeni Dünya İletişim A.Ş.’ye kiralandı.

- Anayasa Mahkemesi’nde görülen Refah Partisi davasının gerekçeli kararında Necmettin Erbakan’ın Kanal 7’yle ilgili şu konuşmasına yer verilmişti:
“RP lideri Erbakan, Kanal 7’ye para toplamak için yaptığı konuşmada: (... Televizyonu olmadan bir davanın yürümesi mümkün değildir. Bir topluluğun toplum olması mümkün değildir. Kaldı ki bugün yapılmış olan cihadda, yani Hak’kın hâkim olması için yapılan mücadelede, televizyonu isterseniz topçu kuvveti olarak tarif edin, isterseniz hava kuvveti olarak tarif edin onun gidip bir tepeyi bombalamasından önce, piyadenin o tepeyi zaptetmesi mümkün değildir. Onun için bugün yapılmış olan cihadı, televizyonsuz yapmanın imkânı yoktur. İşte bu kadar hayati bir konu için acıyıncaya kadar vereceğiz. Şimdi ben bu hatıramı niçin anlatıyorum. Bak bu dünya hayatında hepimizin nefesleri sayılıdır. Bir şey olacaksa, olacak şey çok yakındır. Ölüm hepimize yakındır. İşte şimdi öldükten sonra her taraf zifiri karanlık olan bir anda eğer bir şeyin gelip size yol göstermesini istiyorsanız, bilesiniz ki o şey, bugün inançla Kanal 7 için vereceğiniz bu para olacaktır.”


Bu anlatılanlardan anlaşılabilir sanırım Sayın Başbakan'ın neden Deniz Feneri davasını bu kadar savunduğu..

Hiç yorum yok: