1 Temmuz 2008 Salı

Ufuk Uras

Biz konuya laiklikten girmiyoruz, çünkü hangi laikliği anlatacaksınız? Zorunlu din derslerinin ve tek tip bir Diyanet’in olduğu laikliği mi? Böyle bir muhalefet stratejisi bilakis AKP’yi kendi sahte platformunda daha fazla güçlendiriyor.
Sosyal Güvenlik Yasası’nda o kadar insanın sokaklara dökülmesi biraz da bunu yapmadan konuşmayı başarabildiğimiz içindir. Çünkü işçilere gittiğiniz zaman bakıyorsunuz, bir bölümü başörtülü, bir bölümünün başı açık. Zaten kendileri muhafazakâr olan o insanlara AKP’yi “Türkiye’yi muhafazakârlaştırıyor” diye şikâyet edemezsiniz, onları bir de siz bölemezsiniz.

O halde siz ne anlatıyorsunuz?
Biz her yerde AKP’nin tipik bir düzen partisi olduğunu anlatıyoruz, kapitalist karakterinin altını çiziyoruz... Diyoruz ki, AKP’nin muhafazakârlığı “alttakilere din imam, üsttekilere han hamam” politikasıdır. Bu da Türkiye’nin görüp göreceği en pragmatik, en faydacı harekettir.
AKP zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul eden politikalarının mağdurlarını, milliyetçilik ve siyasi İslam şemsiyesi altında tütsülüyor. Yani dini motiflerin bile onlar açısından ne kadar araçsal olduğunu; oysa kutsal olanın asla siyasete bir araç olarak kullanılamayacağını; çünkü kutsal olanın eleştirilemez olduğunu; demokrasilerde ise eleştirinin esas alındığını; bu yüzden de demokrasinin merkezine kutsiyetin konulamayacağını; bunun ülkeyi hızla otoriter rejimlere götüreceğini anlatıyoruz.
İnsanlara “AKP tıpkı o hikâyedeki bisikletli adam gibi ” diyoruz... Bisikletli bir adam, yanında beyaz çakıl taşlarının olduğu poşetiyle ikide bir sınırdan Türkiye’ye geçiyormuş. Tabii bu durum gümrükçülerin dikkatini çekmiş, ama bir türlü o çakıl taşlarının sırrını çözememişler. Yıllar sonra adamı bulup sormuşlar, sen ne kaçırıyordun, diye. Adam “Ben bisiklet kaçakçısıydım” demiş. “Peki ya o naylon torba içindeki çakıllar?” Adam yanıtlamış: “O sadece sizin dikkatinizi çekmek içindi.”
Bizim de önümüze bir şey atıyorlar, biz de onun arkasından debelenip duruyoruz, ama o arada malı alan götürüyor. Biz AKP’nin ve düzenin bu yanını anlattığımızda insanlar hemen anlıyor, çünkü onlar da görüyor. Ve gerçekten insanlar artık demokrasiden, sosyal politikalardan, laiklikten yana bir adres gösterilse onun etrafında buluşmaya hazır halde. Bu ihtiyacı Anadolu’nun her yerinde görüyoruz.

Peki ama o yıllardır bulunamayan “tek adres” olmanın formülü ne?
Cebimizde hazır bir model yok, ancak esnek koalisyon tipinde bir yan yana diziliş olabilir. Tıpkı Latin Amerika’da, Avrupa’da olduğu gibi...

Solda birlik modeli mi?
Birlik demesek de, daha geniş ve gevşek yapıda bir ‘sol koalisyon’ oluşturabiliriz. Üstelik bunun tam da şimdi zamanı. Daha önce erken olabilirdi, biraz gecikirsek geç olabilir, ama Anayasa Mahkemesi’nin kararı ve sonrasının takvimi belli olduğu anda hemen harekete geçmek gerekiyor.

Yani temmuz-eylül arası yapmak şart?
Mutlaka, çünkü Türkiye’nin yeniden yapılanmasıyla solun yeniden yapılanması ilk defa bu denli örtüştü. Bu bir fırsat. Aynı şekilde Türkiye’nin demokratik dönüşümüyle Avrupa’nın geleceğini de senkronize etmek lazım. Bu ikisinin de örtüşen bir yanı var. Yani Türkiye’nin bu yol ayrımından siyasetin alanını genişleterek, krizin rejim krizine dönüşmesini ve Türkiye’nin felce uğramasını önleyerek, demokrasiyle çıkmak mümkün. Bunu da yaparsa bir tek sol yapabilir.

Böyle bir oluşum yüzde 47’den ne kadar pay alabilir sizce?
Bugün yüzde 30 civarında kararsız var. O kararsızları örgütlemek mümkün, yeter ki karşılarına istedikleri gibi ortak adaylar çıkarılsın. Ortak aday gösterildiğinde neler yapılabildiğini benim seçilmem sırasında gördük. İstanbul Birinci Bölge’den 82 bin oy aldım. O oyların 3’te biri Kürtlerden, 3’te biri soldan, 3’te biri de Alevilerden geldi. Yani tam Türkiye İşçi Partisi’nin 1960’lardaki hali gibi... Şimdi biz bunu daha da esnek bir koalisyona dönüştürebilir ve Türkiye’yi AKP’den demokratik yollarla kurtarabiliriz.

Sizce bu formül Başsavcı Yalçınkaya’nın iddianamesinden daha mı etkili sonuç alır?
Tabii, AKP’yi çökertecek asıl formül budur. Yasakçı anlayış tam tersine güçlendirir AKP’yi, ama güçlü bir sol koalisyon çökertir. Zaten dikkat edin birden bire sokak muhalefetinde bile ciddi bir düşüş oldu. Niye? Çünkü insanlar AKP’nin düştüğünü görüyorlar, ama çok statükocu düzen güçlerine de sıcak bakmıyorlar. O yüzden bizim ne yapıp edip, demokrasiden, gerçek ve özgürlükçü bir laiklikten, sosyal politikalardan yana, yüzünü sola dönmüş bütün sosyal demokratları, Alevileri, şiddetle sorunun çözülemeyeceğini gören Kürt muhalefetini, solun bütün renkleriyle bir sol koalisyonda toplamamız lazım. Türkiye’nin tek çözüm yolu bu.
***
Çok güzel konuşuyorsun Sayın Uras; ama 1 yıldır Meclis'te bulunup yapmayı düşündüğün tek icraat DTP grup kurma yeterlilik sayısına ulaşamazsa onlara katılmaktı.. Kim gelsin ki peşinden?

Hiç yorum yok: