3 Ocak 2009 Cumartesi

Tutarlı ve İlkeli Basın

Türk basınının kaostan, asparagas haberlerden ve sözüm ona transfer "bombalarından" beslenerek 2000'li yılların başlarından itibaren ayyuka çıkardığı bayağı yayıncılık anlayışının sonunun ne zaman geleceği hakkında ben düşünmeyi bıraktım. Zaten bıraktığımız için de futbol ve sporun diğer dallarının sevdalıları bu bloglara ve diğer mecralara açıldı ya. Basının bu yayıncılık anlayışını sürdürürken yaptığı işlerden birisi de, kafalarında kendi gazeteleri ile ilgili arşivleri silmeleri. Yani öyle haberler yapılıyor ki, sanki 4-5 yıldır kendi sayfalarında yer verdikleri haberlerden hiçbir sorumluluk duymadıklarını düşünüyorsunuz.

Arsenal Fenerbahçe karşısındaydı. 5-2 kazandı. Bugüne gelene kadar gazetelerin bir çoğunda şu tür bir haber gördüm. Arsene Wenger Arsenal'in 12 yıldır başındaymış, istikrar böyle sağlanırmış, zaten Arsenal kurulduğundan beri ortalama 6 yılda bir hoca değiştirmiş, Fenerbahçe ise ortalama yılda bir hoca değiştirmiş. Bu istikrarsızlıkla nasıl istikrar sembolü Arsenal karşısında başarılı olunurmuş. Şimdi bu haberleri yazanlar ya sayı saymayı bilmiyorlar ya da Alex Ferguson'dan küfür yememişler. Arsene Wenger 12 yıldır o takımın başında. Geçen sene de ordaydı. 5 sene önce de. Türk basınının varlığı ise Arsene Wenger'in varlığından daha eski. Bu istikrarı ancak uygulayandan 5 gol yeyince dile getirmenin basitliği ve olaya üstün körü bakış apayrı bir mesele. Asıl trajikomik olan basının yıllardır yaptıkları yayıncılık politikasından bihaber davranması ve sanki o haberleri yazanlar hiç kendileri değilmiş gibi davranmaları. Arsenal İngiliz futbolunun en büyük birkaç kulübünden birisi. Arsenal bu takımın başında kaldığı 12 yılda sadece 3 kez şampiyon olabildi. 9 kez unvanı başkasına kaptırdı. Herhangi bir Avrupa Kupası şampiyonluğu yok. Şampiyonluğu en çok kaptırdığı adam Alex Ferguson Manchester United'ın başındaki ilk bir kaç yılında şampiyonluğu bir kenara bırakın 13.lük yaşamış bir adam. 1986'da atandı. 7 yıl boyunca şampiyonluk göremedi. 1989 yılındaki FA Cup yarı finalini Nottingham Forest'e kaybetse idi ertesi gün kovulacaktı. Kaybetmedi, o sürenin üzerine 19 yıl koydu ve ilk şampiyonluğunu alması 1993 yılını buldu.

Şimdi gözünüzün önüne getirin, Galatasaray'ın başına geçip 7 sene şampiyon olamayan bir hoca, Fenerbahçe'nin başında 12 sene kalıp 3 kez şampiyon olabilmiş bir hoca. Böyle bir şeyi aklınız hayaliniz alıyor mu? Mümkün değil. Peki yine hayal edin. Daha göreve yeni gelmiş bir hoca hakkında 4., 5. haftada istifa söylentisini yayan, Skibbe'nin yerine en az 5, Aragones'in yerine en az 6, lig lideri olan Ertuğrul Sağlam'ın yerine 3-4 tane hoca adayı bulan ve hatta bu hocalarla anlaşıldığı haberini yapan Türk basını Alex Ferguson ve Arsene Wenger'i ne yapardı. 44 sene sonra bir ulusu şampiyon yapan adam için neler yazılıyor görüyorsunuz işte. Efendim Xavi, Iniesta İspanya'yı şampiyon yapmış, Aragones'in bu şampiyonlukta payı yokmuş. Sanki bu 2 futbolcu profesyonelliğe bu sene adım atmışlar gibi. Yıllardır bu oyuncular etraftaydı, onları bir araya getirip belirli bir taktikle oynatan "dede" idi başkası değil. Bu ne demek biliyor musunuz? Alex Ferguson Fenerbahçe'nin başına geçse şu sözlerin söyleneceğinin kesin olması demek. "Rooney ve Ronaldo ile şampiyon olmak marifet değil", "25 sene oldu senin süren doldu", "Kariyeri boyunca Britanya dışında çalışmamış hocayı getirirseniz böyle olur" ...Türkiye'de kariyerli kariyersiz hiçbir hocaya 3-4 hafta bile sabredemeyen, kaostan, istikrarsızlıktan, çalkantıdan beslenen, oyuncu, başkan, teknik adam farketmeksizin sürekli sirkülasyon yanlısı olup bunu destekleyen basının "Arsene Wenger ve istikrar Fenerbahçe'yi mağlup etti" demesi size de son derece içten pazarlıklı, bayağı, sığ ve yapmacık gelmiyor mu? Bana geliyor. Bu basınımızın bu yönde ilk icraatı değil. Bizi de görmüyor sanıyorlar, ama görüyoruz, kaydediyoruz. Tabi aynı anlayış türk futbol izleyicisinde yok mu? Var elbet. "Arsene Wenger 12, Alex Ferguson 25 senedir takımın başında" diye her yerde tellalık yapan bizlerin Michael Skibbe ve Aragones için "bavulunu toplasn defolsun" laflarını dağa taşa yazmamız ve aynısını ilginç şekilde Gerets, Zico, Daum, Del Bosque, Scala, Lucescu hatta hatta Galatasaray'ın ilk döneminde Fatih Terim için yapmış ve hiç ders almamış olmamız çok acı değil mi?

Hiç yorum yok: