3 Ocak 2009 Cumartesi

Kendi Kalesine Atılan En Güzel 10 Gol

10-Sergei Ostapenko (Sırbistan-Kazakistan): Şimdi yukarıda çok güzel gol dedik ama bu gole güzel dememizin tek sebebi var o da hummalı bir takım çalışması sonrası atılmış olması. Euro 2008 elemeleri A grubunun iki takım açısından son maçı olan karşılaşmasının 79. dakikasında Sırbistan sağ kanattan bir köşe vuruşu kullanır. Top Kazak ağlarına gidene kadar 3 Sırp ve 6 Kazak oyuncuyla temas eder. Golü izleyin bana hak vereceksiniz.

9-Klaus Augunthaler (Kızılyıldız-Bayern Munich): Bu golün güzellik açısından çok büyük bir önemi olmayabilir ama Kızılyıldız'ı efsane kadrosuyla finale çıkaran ve ardından penaltılarla galip gelmesini sağlayan goldür. Kaptan Augunthaler Yugoslavya'da oynanan rövanşa maçının uzatmalara gitmesi sonrası 120. dakikada Aumann'ı mağlup ederek attığı golle Kızılyıldız'ı toplamda 4-3'lük skorla finale taşımıştır.

8-Chris Brass (Bury-Darlington): Tamam topukla atanı göreceğiz, kafayla atanı gördük, ayağınızla atmak zaten normal. Ama ayağınıza gelen topu burnunuzdan sektirip kendi kalenize atabilir misiniz? Ronaldo ve Ronaldinho "biz top cambazıyız" diyorlarsa gelip Brass'tan öğrensinler.

7-Nobuhiro Sugawara (Japonya-Danimarka): Bu golü yeşil sahalardan değil buzlu sahalardan aldım. Kendi kalesine gol atan çok oyuncu görmüştüm ama attığı gole sevineni hiç görmemiştim. 2004 Nisanında Dünya Kupası'nda Danimarka ile Japonya'nın karşı karşıya geldiği ve normal süresi 3-3 biten maçın uzatmalarında Danimarka bir hücum yapar. Puck ortaya çevrilir arka direkte bekleyen Sugawara pozisyonunu alır ve fırsatçılığını konuşturarak puckı fileye yapıştırır, ardından da gol sevincini yaşar ama sevinç 1 saniye sürer çünkü attığı golün yanlış kaleye olduğunu anlamıştır. Japonlar mümkünse hokey oynamasın.

6-Jan Durica (Debrecen DVSC - Fehérvár): Penaltı vuruşundan sonra eğer top kaleciden dönmüşse genelde penaltıyı kullanan oyuncunun tekrar topa vurması çok kolay değildir zira henüz vuruş aksiyonunun tamamlamış kasların tekrar harekete geçişi belli bir süre alır. Sorun yok, çaresi Slovak Jan Durica'da. Macar Kupası çeyrek finalinde Fehérvár maçı 2-1 geride götürürken ev sahibi ekip bir de penaltı kazanır. Fehérvár kalecisi topu kurtarır ama penaltı noktasına yetişen Durica düzgün bir vuruşla topu kendi kalesinin ağlarına yapıştırır. 86. dakikada gelen bu golle de Fehérvár kupaya veda eder.

5-John Arne Riise (Liverpool-Chelsea): Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi yarı finali. Liverpool tüm maçı Dirk Kuijt'ın golüyle önde götürdükten sonra 94.dakika gelir çatar. Malouda sağdan topu ortaya çevirir, John Arne Riise yerden 20 cm yüksekliğindeki topa uçan kafayı yapıştırarak Reina'nın kalesinin tepesine çakar. 1-1. Maç biter Liverpool rövanşta 4-2 ile kupaya veda eder. Liverpool taraftarları maç sonrası Riise'yi tribüne çağırarak teselli ederler.

4-Lee Dixon (Arsenal-Coventry City): 1991 yılındaki Premier Lig mücadelesinde Dixon Arsenal kendi sahasında oyun kurarken topu kendi sahasının ortasında alır. Bir kaleye bir Seaman'a bakar 30 metreden muhteşem bir aşırtmayla topu Arsenal ağlarına takar. Seaman'ın ömrü aşırtma gol yemekle geçmiştir zaten (bkz. Nayim, Ronaldinho) bunu da itiraz etmeden içeri alır.

3-Tony Popovic: Ben bu golü rakip kaleye atacak en fazla 5 oyuncu sayarım, Tony Popovic kendi kalesine atmayı başardı. Eylül 2004'te Portsmouth'un Crystal Palace'ı 3-1 mağlup ettiği maçın son golü sağ kanattan gelen ortayı kaleye arkası dönükken topuk darbesiyle uzak köşeye bırakan Avustralyalı'ya aitti. Enfes bir gol. Tek problem hedefinden 105 metre sapmış olması.

2-Jamie Pollock (Manchestr City-QPR)
: 1958 Dünya Kupası finalinde Pele'nin İsveç'e attığı golü düşünün. Hani rakibin üstünden aşırtıp köşeye bıraktığı. Şimdi son vuruşun kafa olduğunu düşünün ve kaleleri değiştirin. Manchester City forması giyen Jamie Pollock'ın 1999'da sondan ikinci hafta küme düşme mücadelesindeki rakip QPR ile oynanan maçta kendi kalecisi Martyn Margetson'a attığı bu enfes gol City'i 2.lige göndermiş QPR'ı ligde tutmuştur. Bunun ardından QPR'lı taraftarlar internette açılan bir ankette geçmiş 2000 yılın en ilham verici insanı olarak Pollock'ı zirveye taşımış ve Hz. İsa'nın üzerine yerleştirmişlerdir. Ama gol de ne gol. O ne alış, o ne dönüş, o ne aşırtma. Ercan Taner bu golü anlatsa kendinden geçerdi. Tabi Oscar Cordoba'nın şike yapmak için 94. dakikada ceza sahası dışından uzak şutları iyi olmayan bir oyuncunun vuracağı bir topa bel bağladığını ileri süren çeyrek akıllıların ülkesinde Pollock'ın kaderi talihsiz Escobar gibi olur muydu bilemem.

1-Recep Çetin (Malmö-Beşiktaş): Bu golden dünya futbolunu takip eden kaç kişinin haberi vardır bilmiyorum ama bizim için yeri çok ayrıdır. Açık söylüyorum ben bu golü yiyen Engin İpekoğlu'nun yerinde olsam yere yatar 2 dakika boyunca gülerdim. 19 Eylül 1990 tarihinde İsveç'te oynanan ve Beşiktaş'ın 3-2 kaybettiği maçın Malmö adına son golünü Recep Çetin sağ kanattan gelen ortaya mükemmel bir vole yapıştırarak atmıştır. Gol sonrası o an atağın gelişimine kadar sessiz kalan ve büyük ihtimal maç bitse de gitsek havasına giren spiker Levent Özçelik, ilk bir kaç saniye ne olduğunu anlayamamış ve olanları sonra idrak edebilmiştir.

Hiç yorum yok: