13 Ağustos 2008 Çarşamba

Yıl: İkibinbilmemkaç


-Dede biz nasıl demokratikleştik?

-Herşey bir dava ile başladı evladım.

-Ne davası?

-Sen bilmezsin eskiden bu düzene düşman laik bir kesim vardı ülkemizde ,onların bizi yok etmek için açtıkları dava.

-Laikler evet, o resimlerini asmanın yasak oldugu adamın torunları değil mi?

-Evet putperestler işte ta kendileri. Neyse evladım anlatayım sana da öğren ne zorluklar çektik ;
arkamızda şu anda bağlı oldugumuz gücün desteği , fakir fukara halkı sonradan zam yaparak 2-3 katına satacagımız ürünlere boğarak kendi tarafımıza çekmemiz, ki zaten biliyorsun müslümanın fakiri-açı önemli değil iman eksiği olanı önemlidir, zaten geçmişten ideolojik bir tabanımızda vardı o ve en son olarak sonrasında aynı sektöre girdik diye sorun yaşayıp bize düşman olan putperest medyanın da desteğini alarak 2.defa başa geçtik.
Herşey demokratikleşirken denizlerimizde gemi(cik)lerimiz, topraklarımızda yabancılar çoook ucuza salınırken, birden bir yezid çıktı ortaya, namı da cumhuriyetin başsavcısı , şimdi soracaksın neden cumhuriyet diye eklemişler başına onu da anlatayım, o laiklerin başı bu ülkeyi dinsizleştirdiği sırada belki bu düzene en tepeden bir darbe gelir de laik cumhuriyet denilen yezid düzenin korunması icab ederse işte o kafir çıkıp bunlara dur desin diye.

-E ne yaptı o adam peki dede?

-Ne yapacak demokratikleşme sürecimizin başlarında daha annenler okullara burkaları bırak türbanla bile giremiyorken, kadınlar okul bitirmiş veya bitirmemiş heryerde çalışabiliyorken , etrafta türlü özgürlük kafirlikleri cirit atıyorken , bugünkü halimize gelmemizi engellemek için bizi onların demokrasi anlayışına göre dava etti.

-Kime?

-O yezidlerin taptıkları bir kitap vardı adı anayasa, devleti surelere göre değil de kendi buldukları, o topraklarımıza gelip satın alsınlar diye kanunlarımızı değiştirip önlerini açtığımız yabancıların , kendi kafir halkları için çıkarttıkları kanunlardan da yardım alarak oluşturdukları bir kitaptı bu. İşte bu kitaba uymayan gerçek müslümanları yargılayan bir mahkemeye şikayet etti bizi; adı da anayasa mahkemesi idi.

-Dava nasıl gelişti peki?

-Biz önceden istihareye yatıp önlemlerimizi almıştık evladım. Zaten bu süreç içinde bütün yabancı kafir dostlarımız ülkelerindeki bankalarına aracı kurumlarına falan davanın sonucunu 15 gün öncesinden net olarak şifreli halde yollamışlardı. E zaten onları kıracak halimiz de yoktu biliyorsun bizde ticaret sünnettir.

-Neydi o sonuç?

-Beklenilen gibi oldu evladım, o 10 tane kafirden 6 tanesi bizi suçlu buldu, ceza olarak kutsal partimizin kapanmasını istediler, 4 tanesi yeterince suçlu değiller az suçlular dedi ve zaten elimizdeki en büyük güc olan paranın yüzde 10'unu elimizden alarak bizi cezalandırmak istedi. Aa bunların içinde öyle birisi vardı ki o 10 tane yezidin göremediğini tek başına gördü ve suçsuz olduğumuza karar verdi. Kurtuluş mücadelemizin bu en büyük savaşının zafer konuşmasını da çıkıp tek başına tüm halkın önünde "bir daha bu tür davalarla gelmeyin, ben bu partiyi kapattırmam" dercesine coşku ve huşu içinde yaptı. Çok müslüman adamdı nur içinde yatsın..

-Amin demokrasi hatta değil mi dede

-Amin evladım amin...

Hiç yorum yok: