11 Ağustos 2008 Pazartesi

Başbakan'ın Başka Bir Adrese Yönelmesi Gerekiyor

...
Bu belgeler arasında ciddiye alınması gereken ve doğrudan bir suç örgütlenmesine işaret eden çok önemli, inandırıcı deliler var. Üstelik bunların bir bölümü , Susurluk gibi geçmişteki skandallara yeni baştan bakmamızı , hatta yeni soruşturmalar açılmasını zorunlu kılacak ciddiyette.
Bu belgelerin gün ışığına çıkması Türkiye’nin önünün açılması açısından bir şans olmuştur. Savcı Zekeriya Öz, bu belgelere ulaşarak büyük bir hizmet yapmıştır.
Belgeler arasında ikinci bir kategoride doğrudan ya da dolaylı bir şekilde hiçbir suça işaret etmeyen, dolayısıyla hukuken delil niteliği tartışmalı olanlar da var. Bu bölümde , kişiler arasında yapılan ve tümüyle vatandaşların özel hayatlarını ilgilendiren ve Anayasa’nın güvence altına almış olduğu haberleşme hürriyeti açısından problemli bir durum yaratan özel telefon konuşmaları da yer alıyor.
Örneğin bu bölümde Cumhuriyet başyazarı İlhan Selçuk’un gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ile yaptığı ve ikisinin Rio karnavalı hakkındaki fikir teatisinde bulundukları konuşmaları da okuyabiliyorsunuz. Bu konuşmalarda yüzlerce kişinin ismi geçiyor.
...
Üçüncü bir kategoride ulusalcı oluşumlara mensup şahısların kendi başlarına yazdıkları raporlar bulunuyor. Bunlar şahısların hazırladığı, hiçbir resmi niteliği olmayan, her tür iddianın hiçbir sınır tanınmaksızın dile getirilebildiği belgeler.
...
Savcı Öz, belli ki , eline geçen bütün belgeleri herhangi bir ayıklamaya tabi tutmaksızın iddianamenin içine serpiştirmekte, ayrıca hepsinin orijinal metinlerini üç DVD’de toplayıp ek halinde soruşturma dosyasına dahil etmekte herhangi bir sakınca görmemiş.
Sonuçta, yüzlerce insan Türk kamuoyuna Ergenekon örgütlenmesiyle ilişkileri varmış gibi tanıtılıyor, bu arada sahte belgeler üzerinden çok sayıda insanın kişilik hakları zarar görüyor. Bu durumun yol açtığı hukuki sorunlar ve muhtemel sonuçları ayrı bir yazı ya da yazı dizisinin konusudur.
...
Bu uygulamanın en son iki kurbanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt oldu.
Çünkü, iddianamenin ekindeki üçüncü DVD’nin 313’üncü klasörünün 33’üncü sayfasında Ergenekon tutuklusu emekli Albay Fikri Karadağ’ın evinde ele geçirilen “Kuvay-ı Milliye” antetli bir belgede ikisi arasında geçtiği ileri sürülen bir konuşma yer alıyor.
Asgari mantık ve izan sahibi herkesin kurmaca olduğunu kolaylıkla anlayacağı bir metin bu. Erdoğan Büyükanıt’a “Sizinle anlaşalım, BOP’a evet deyin , Rockefeller bizi ihya eder”önerisinde bulunuyor. Büyükanıt ise “Siz bir faciasınız. Bu ihanetiniz cezasız kalamaz. Bu iğrenç ortamdan çıkıyorum” yanıtını veriyor.
Milliyet, bu haberi birinci sayfadan “Hayali Konuşma” başlığı ile verdi, içeride verilen haberde belgenin kurmaca olduğu da özellikle vurgulandı.
...
Anlaşılamadık olan, Başbakanlık tarafından önceki gün yapılan açıklama. Günlerdir onlarca kişinin kişilik hakları iddianamenin içinden ya da eklerinden yayılan kurmaca belgeler nedeniyle zarar görürken buna sessiz kalan Başbakan Erdoğan, işin kendisine dokunduğu noktada birden tepki gösterme ihtiyacını duyuyor ve bunu yayımlayan gazeteyi “ciddiyetsizlik” ve “sorumsuzlukla” suçluyor.
Bu suçlamayı kabul etmiyoruz Sayın Başbakan.
Bir sorun var gibi gözüküyor ama galiba bir başka adrese yönelmeniz gerekiyor.

Yazı: Sedat Ergin (yazının tamamına linkten ulaşabilirsiniz)

Hiç yorum yok: