20 Temmuz 2008 Pazar

Nur Topu Gibi Bir Fare Doğdu vol.2

Ergenekon’un suyu çıktı. İddianame açıklandı. Ama, açıklana açıklana iddianamenin niye açıklanamayacağı açıklandı.
Başbakan 15 gün önce “İddianame yakında açıklanacak” derken bunu, yani açıklamanın yasak olduğunu bilmiyor muydu?
Hadi o bilmez diyelim, ama bilen hukukçular ona söylememiş miydi?
* * *
İddianamenin içeriğini başsavcı açıklamadı. İyi ama günlerdir iddianame parçaları sızdırılıyor ve gazetelerde yayımlanıyor.
Yani yasayı takan yok.
Ama başsavcı, yayımlananların çoğunun yalan olduğunu söylüyor. Peki bu yalanları uyduranlar, vatandaşları tedirgin edenler ceza görmeyecek mi?

Yasemin Çongar, Türkiye’ye gelerek yeni çıkan Taraf gazetesinde üst düzey görev üstlendi... Şimdi özellikle Ergenekon konusunda birbirinden ilginç yazılar yazıyor.. Dünkü yazısının başlığı şöyle:
“Ergenekon’da gelinen nokta, yeni dalgalar ve temizlik umudu...”
Yazı: “Ergenekon operasyonunda, en başından itibaren görev almış bir istihbaratçıyla konuşuyorduk” diye başlıyor... Bir başka paragrafın başlangıcı şöyle:
“Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla operasyonları gerçekleştiren polisleri dinleyince şunu açıkça görüyorsunuz...”
Bir başka paragraf başı: “Soruşturmayı yürütenlerden birinin aktardığına göre...”
Anlaşılıyor ki Yasemin Çongar’ın bir ayrıcalığı var... Ve yayın yasağına, soruşturmanın gizliliği ilkesine vs. rağmen ona sürekli bilgi aktarılıyor. Dünkü yazıda çarpıcı bir bölüm de şu:
“Ergenekon operasyonunu yürütenlerle konuşunca, muhtemel yedinci dalganın yargıya, üniversitelere, hatta Emniyet’e uzanabileceğini anlıyorsunuz.
Dahası, emekli ve muvazzaf subayları da kapsayacak bir sekizinci dalganın da mümkün olduğunu seziyorsunuz...”
Çongar’a, anlaşılan, yalnız iddianamede olanlar değil, olacaklar da sızdırılıyor... Belki o... Belki sadece korku imparatorluğunda korkuların artırılması amaçlanıyor. Daha dün ülkeye dönen bir gazeteci nasıl bu kadar çevre edinebiliyor?
* * *
Başsavcı diyor ki: “Bu iddianamede darbe günlükleri yok.”
Niye yok.
Kamuoyunda da yankılar yapan suçlamaların çoğu “darbe günlükleri”ne dayanmıyor muydu?
Başsavcı, “Ergenekon’un, ‘klasik terör örgütü’ olmadığını” da açıkladı.
Peki öyleyse tanıkların gizliliği niye?
Tanıkların gizli tanıklık etmesi hali klasik terör örgütleri yani bölücü ve ideolojik terör örgütleriyle ilgili değil miydi? Onlar söz konusu olunca gündeme gelmiyor muydu? Sırf gizli tanık uygulamasını gerçekleştirebilmek için mi suçlamalara "terör örgütü" ekleniyor? Bu yüzden mi yıllarca PKK ile savaşmış generaller, subaylar suçsuz yere terörist damgası yiyor?
İddianame gizli tanıklık hakkındaki kanun 7 Temmuzda yürürlüğe girdiği için mi bu kadar bekletiliyor? Tanıklar 7 Temmuzdan önce ifade verdikleri için ifadelerinin geçersiz olduğu neden gözardı edilmeye çalışılıyor?
* * *
İddianamede 11 suçlama var.
Ve başsavcı, bu suçlamaların mahkeme tarafından sabit görülmesi halinde sanıkların “ağırlaştırılmış müebbet” hapse kadar cezalandırılabileceğini söylüyor.
Evet ama o daha bunları söylerken gözaltındaki, yani hapisteki Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün serbest bırakılıyor. Bu ne biçim iddianame ki, daha mahkemeye sunulmadan hukuk, hakkaniyet onu deliyor?
* * *
Ergenekon iddianamesine temel olan kanıtların önemli bir bölümünü bilgisayar kayıtları oluşturuyor. CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan kötü bir haber veriyor:
- İşçi Partisi ve Ulusal Kanal’da yapılan aramalar sonrası götürülen bilgisayarlar ve bilgisayar CD’leri ile ilgili polis tutanaklarını gördüm. Eğer bütün tutanaklar böyleyse hukuken hiçbiri delil sayılamaz, mahkeme tarafından kaale alınmaz.
- Sebep?
- Gördüğüm tutanakta götürülen malzemeler şöyle ifade edilmiş; bir adet filanca marka bilgisayar, bir adet üstünde ispirto kalemle armagedon yazan beyaz CD, 6 adet falanca marka CD, üç adet üzerinde CDR yazan CD, vs. Hiçbir bilgisayar ve CD’nin etiket ismi, değiştirilmesi mümkün olmayan birim numarası ve dosya boyutu tutanaklara yazılmamış. Bu yazılmayınca o bilgisayar ve CD’lerin sanıklara ait olduğunu ispat edemezsiniz. Çünkü filanca marka bilgisayardan istediğiniz yerde istediğiniz kadar bulabilir... CD’leri kafanıza göre doldurduktan sonra da bunların filanca yerdeki aramada ele geçirdiğinizi, filanca şahsa ait olduğunu iddia edebilirsiniz. Sanıklar veya avukatları mahkemede “Bunlar bize ait değil” derse, aksini ispat edemezsiniz.
- Başka ne gibi hatalar var?
- El konulan evrak, bilgisayar kayıtları gibi delillerin incelenmesi amacıyla mühürleri açılırken sanık veya vekillerinin orada hazır bulunması gerekir. Bu da yapılmamış.
* * *
Darbeleri savunmak “ben demokratım” diyen hiç kimseye yakışmaz.
Darbeler aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile de bağdaşmaz.
Devleti, hükümeti darbeyle ortadan kaldırmak isteyen varsa kanunların gerekli gördüğü cezalara bağımsız yargıda çarptırılmalı, buna karşı çıkan olamaz.
Ama “darbe gelecek” diye de hiç kimse yargıya baskı yapamaz, bir korku ülkesi yaratamaz.
Vatandaşı, “zanlısın” diye 13 ay hapsedemez.
Özellikle hiç kimse Anayasa’nın değiştirilemez hükümlerini değiştirmeye kalkamaz.
* * *
Uğur Mumcu, Sabancı, Dink, Danıştay suikastleriyle girdiler, sonra askeri darbeye döndüler; şimdi ise bir avuç insanla darbe yapacaklardı deyip ülkeye demokrasi getirdik havasındalar. Son gelişmelere göre ayrıca hiçbirşey bulunamadığı için sanki Susurluk davası ve çetesini bir daha piyasaya sürüp birşeyler başarmış gibi görünmek istiyorlar.Bu nasıl sürekli yön değiştiren bir soruşturmadır, yoksa rastgele ne çıkarsa bahtımıza mı denmektedir?
Agarta bugarta derken Ergenekon soruşturması bu bunaltıcı yaz günlerinde yabancı diplomatların kokteyl eğlencesi oldu. Ankara’da çalışan bir yabancı gazeteci ise önceki gün, “Gözden kaçmış bir Nazi varsa bu bir fırsattır, onu da iddianameye koymalı” diye dalgasını geçerken genel havayı yansıtıyordu.
* * *
Hadi diyelim ki soruşturma ve iddianame belli bir düzen ve intizama girdi, soruşturma muhalefeti ezmek yerine gerçekten faşist Gladio örgütlenmesine odaklanıp ülkenin geçmişinde yer alan pek çok karanlık olayı aydınlatıp sorumlularının cezalandırılmasını sağladı ve şuanda sadece hükümete muhalif oldukları için suçlanan pek çok ismin suçsuzluğu ispatlanıp beraat etti. Sonra ne olacak; demokrasi mi gelecek? Hayır, bu sefer de iktidar kendi gladiosunu kuracak. Ne yazıkki..

Hiç yorum yok: