6 Haziran 2008 Cuma

Karaköy-Gebze Hattı İnsanları

Bir çok farklı kültürden insan gördüm ama Avrupa yakasında çalışıp, Kartal veya Pendik civarında oturan Karaköy-Haydarpaşa vapurundan inip Haydarpaşa-Gebze trenine koşan adamdaki konsantrasyonu, hedefe odaklanmayı kimse de görmedim. Kişisel fikrim o adamları o andaki konsantrasyonla herhangi bir futbol takımımızın başına getirseler 9 sene üstüste Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacağımız yönündedir.

Bir kere saat 4 olmaya başladığında planlar yapılır kafada, hangi vapurun yakalanacağı, vapurun hangi bölgesinde oturulacağı, hangi iskeleden inileceği, Haydarpaşa'nın hangi kapısından girilip hangi virajları alınacağı kafdada hesaplanır. 10 yılı geçgin devlet memuru iseniz bu planı yapmaya daha fazla vaktiniz vardır çünkü genelde mesainiz, "2. kata in, 4.kata çık, 3.ayak Nurbatur gelir mi?, Nonda olacaadı o maçta görürdünüz" diyaloglarından ibaret olduğundan vaktiniz de vardır. Nitekim mesai biter, elinizde her zaman taşıdığınız yerine göre siyah poşetle veya haftasonu alışverişinden alınmış bilmem hangi giyim mağazasının damgası olan poşetle Sirkeci'ye veya Karaköy iskelesine depar atılır. Vapura son anda yetişilecekse kapıyı kapatan görevliye uzaktan el işareti yapılarak vapura zorla binilir, binerken iskele kullanılmaz. İniş anı hesaplandığından da iniş iskelesine yaklaşılır ve yakın durulur. Yolculuk boyunca yandaki insanların gazetesi okunur, bu arada siyah poşetten çıkarılan çekirdeklerin çitlenmesi ihmal edilmez.

Bu insan grubu vapur yolculukları konusunda Kristof Kolomb'a ders verebilecek yılların tecrübesine sahip olduklarından vapurun hangi yanından iskeleye yanaşacağını bilirler. Vapur yanaştığında asla iskelenin sürülmesini beklemeden karaya atlarlar ve o anda maraton başlar, çünkü asla yalnız değildir ve onunla beraber karaya atlayan en az 20 kişilik bir grup vardır. Haydarpaşa Garına girilir, tren bileti alma gibi bir sıkıntı yoktur zira bu insanlar için yaratılmış aylık abonman diye bir icat vardır. Trene koşulur, binilir ve ilk görülen boş yere oturulur, genelde şanslıysanız Anadolu yakasında çalışan ve Cevizli'de oturan arkadaşınız sizin için yer tutmuştur. Yolculuk boyunca çekirdek çitlenmeye devam edilir. Varsa Söğütlüçeşme ve Kızıltoprak'tan binecek arkadaşa yer tutulur. Tren bu istasyonlara gelindiğinde arkadaşı olmayan isimler genelde ayakta kalır, bu insanlar büyük bir şevkle trene binip hiç boş yer olmadığını görünce yaşadıkları çöküntüyü göstermemek için trenin bir kapısına sırtını dayar ve ayakta geçireceği 12 istasyonun işkencesini hesaplar. Her istasyonda da "acaba kalkan var mı?" diye içeriyi süzmeyi ihmal etmez.

Türk insanının trene binme yer kapma konusundaki her gün sürdürdüğü 2-3 saatlik macerası psikoloji kitaplarına konu olacak düzeydedir ve asla küçümsenmemesi gerekir.

Yazı: Flying Dutchman

Hiç yorum yok: