19 Haziran 2008 Perşembe

Güle Güle Zico..


Arthur Zico...
Fenerbahçe’den belki de yardımcısı Samet’le bir akşam yemeği bile yiyemeden ayrıldı.
Zico arkasında bir lig şampiyonluğu ve 40 yılda bir Türk futboluna uğrayan Şampiyonlar Ligi çeyrek finalistliği bıraktı.
'Stajyer' dediler.
'Teknik direktörlüğü yeni öğreniyor...'
'Fenerbahçe'yi dersahane gibi kullanıyor' diye eleştirdiler.
'Kardeşi ve Santana onu etkiliyor takımı onlar yapıyor' dediler.
Dediler, dediler...
Carlos Alberto Parreira, Hiddink, F.Rauch için de aynı şeyleri dediler, yazdılar ve konuştular. Ama bunları yazarken bilmelerine rağmen sustular.
Dünya'nın yaşayan en değerli 125 oyuncusu arasında o var.
1978, 1982, 1986 Dünya Kupaları'nda o forma giydi.
Lakabı Beyaz Pele oldu.
Brezilya milli takımıyla 88 maçta 66 golü o attı.
Futbol topunu parkta bulup bomba diye karakola götüren Japonlar'a futbolu sevdirdi.
Samuraylar onun heykelini diktiler.
Takımın kondisyonu zayıf dediler.
Fenerbahçe, Chelsea ile başabaş oynadı.
İstanbul'da yendi, İngiltere'de elendi.
Hem de Avrupa'da 1 numaralı kupada. Bu da beğenilmedi.
Her zaman gururlarını ön planda tutan İngilizler onun karşısında saygı ile eğildiler.
Biz ise hesap sorduk. Nasıl Fenerbahçe elenir diye?
Zico kesinlikle bir dünya markasıydı. Aynı 1970'li yıllarda Fenerbahçe'yi 2 yıl şampiyon yapan Didi gibi.
Maçlardan sonra basın toplantılarında, hiç kimseyi suçlamadı. Yanıt vermesi en zor ikircilikli sorulara bile burun kıvırmadı cevapladı.
O her zaman takımının arkasında durur, oyuncularını aslanların önüne atmaz, kaçan penaltı şampiyonluğa da mal olsa sorumluluğu o alırdı.
Zico oyuncular tarafından çok sevilirdi. Tamam, bu takımın ciddi bir bölümü kendisiyle aynı topraklardan gelmişti fakat takımdaki diğer isimlerin de ‘Baba’ gibi sarıldığı Zico oyuncularıyla hiçbir zaman problem yaşamadı.
Zico felsefesiyle Brezilya futbolunun kirliliğinden çok uzakta olduğunu gösterdi. Galiba Türkiye’nin kaybettiği sadece bir teknik direktör değil! Aynı zamanda Brezilya futbolunun güzel yönünden vazgeçmeyen ‘Son Samuray’lardan bir tanesinin yitirilişi.
Maçlarda rakiplerine hep saygı duydu.
Seyirciyi sevdi. Yedek kulübesinde televizyonda izlediğimizde kamera ona dönünce bağırıp çağırıp rol kesmedi.
Gerçekten rüzgar gibi geçti.
Fenerbahçe tribünleri ona 'Zico Beyaz Pele değil, Pele siyah Zico'dur' diye boşuna pankart açmadı.
Taraftar sever, taraftar nefret eder, taraftar bağırır.
Ama gerçek taraftardır. Çünkü taraftar halktır.

Hiç yorum yok: